Sigmund Freud: Psikoloji Biliminin Duayeni!

Sigmund Freud, doğum adıyla Sigismund Scholomo Freud psikolojinin alt dallarından biri olan psikanaliz biliminin kurucusu olarak bilinir. Avusturya doğumlu Yahudi bir nörolog olan Freud’un en temel düşüncesi, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinç dışı ögelerle bağlantılı olmasıdır. Yaşantıdan ziyade anıların üzerinde gerçekleşen bilinç dışı itimleri savunan Freud, isteklerin gerçeğe dönüştüğünde karşılaşılacak hüzün ve pişmanlık duygusundan kaçmak gerektiğini savunmuştur.

Avusturya İmparatorluğuna bağlı Moravya kentinin Freiberg kasabasında dünyaya gelen bilim insanı, Viyana Üniversitesinde 1881 yılında tıp doktoru olarak mezun olmuş ve 1885 yılında habilitasyonu tamamlamıştır. Sonrasında nöropatoloji doçenti olarak atanan Freud, 1912 yılında profesör unvanına kavuşmuştur. Hayatının çoğunluğunu Viyana’da geçirmiş ve Naziler yüzünden 1938 yılında Avusturya’yı terk ederek 1939 yılında İngiltere’de gözlerini hayata yummuştur.

Sigmund Freud

1908 yılında Viyana Psikanaliz Derneği kurulmuş ve bu durum Freud için bir dönüm noktası olmuştur. Yaşamım ve Psikanaliz eserlerinde bu durumu ele alan bilim adamı, “Çarşamba Günleri Psikoloji Derneği” adında yandaşlarıyla bir araya gelmiş ve burada psikanaliz alanında çığır açan gelişmelere önayak olmuştur. Psikanaliz üzerine ülke dışına da taşan konferanslar vererek 1910-1920 yılları arasında Psikanaliz Üzerine, Bir Paranoya Vakası Özyaşam Öyküsü Üzerine Psikoanalitik Gözlemler: Başkan Screber, Narsizmin İncelenmesine Giriş, Yas ve Melankoli gibi birçok eseri kaleme almıştır.

Freud Prensipleri

Prensipleri olan Freud, psikoanalitik açıdan doğum, cinsellik, Oidipus kompleksi, narsisizm, ölüm dürtüsü ve yas gibi kavramları biçimlendirmiş ve bunların sebep olduğu yıkımlar konusunda çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalarında modern insanların geçmişlerinin mağduru olmalarının yanında mimarı da olmalarını düşünmesi sebebiyle “iyileşmek isteriz ama acı çekmeye bayılırız” sözünü söylemiştir.

Kayıp ve sefalet, rekabet ve hırsın birbirine bağlı olduğunu, hırsın sebepleri olduğunu ve bu durumların çocukluk dönemlerinin felaketi olarak nitelendirdiğini belirtmiştir. Hazzın kaynağının acı olduğunu söyleyen Freud, modern bireyin çevresinden ve arzularından gelen uyarıcılara maruz kalması sonucunda soyutlanma, yabancılaşma ile savaştıklarını öne sürmüştür.

Serbest Çağrışımın Kullanılması

Sigmund Freud

Serbest çağrışımın kullanılması üzerine çalışmalar yapan Freud, cinselliği de yeniden tanımlayarak çocukluk süreçlerini buna bağlamış, Oidipus kompleksini psikoanalitiğin merkezine yerleştirmiştir. Bilinç dışı teorisine göre id, ego ve süperegoyu içine alan psişik bir yapı modeli ortaya atan nörolog, zihinsel süreçleri de etkileyen cinselleştirilmiş dürtü enerjisi olarak nitelendirilen libidonun tanımını yapan ilk kişidir. Ortaya koyduğu diğer bir düşünce ise ölüm içgüdüsünü zorlayıcı tekrarlama, saldırgan olma ve nefretin kaynağı olarak göstermesidir.

Hastalarının rüyalarını incelemeye alarak bastırılmış duygularıyla alakalı bulgular keşfeden Freud, aktarım sürecinin anahtar olarak ele alınması sayesinde farklı tedavi yöntemleri geliştirmiştir. Psikanaliz, psikoloji, psikoterapi gibi teşhis ve klinik uygulamalar günümüzde hala teşhis ve klinik uygularda devam etmektedir. 1940 yılında Batı felsefesinden etkilenerek ortaya koyduğu eserlerinde farklı yaşamları etkileyen bir düşünce iklimi yaratıldığını dile getirmiştir.

Leave a Comment