1932- 1939 Yılları Arasında Türk İngiliz İlişkileri
Lozan sonrasındaki Türk – İngiliz ilişkilerindeki en önemli sorun olan, Musul meselesi aleyhimize de olsa çözülmüştü. Bu çözüm sonrasında, iki devlet dostça münasebetlerde bulunmasa da 1930lu yıllarda hem Almanya’nın hem de İtalya’nın Orta Doğu coğrafyasında etkili olmaya çalışmaları hem Türkleri hem de İngilizleri işbirliği yapmaya zorlamıştı. Özellikle de İtalya’nın Türkiye üzerindeki istekleri ve Habebiştan’ı işgaliyle birlikte Akdeniz’de daha fazla güç kazanması, iki tarafın yakınlaşmasına neden olmuştu.
Bu yakınlaşma, Montrö Konferansı sırasında iyice kendini göstermiştir. Konferansa sunmak için kendi teziyle gelen İngilizler, Türkleri memnun edebilmek için kendi çıkarlarından vazgeçip Türk tezinin konferansın ana gündemini oluşturması konusunda ısrarcı olmuştur. Böyle bir ısrarın nedeni ise buradan memnuniyetsiz olarak ayrılacak bir Türkiye, Dünya Savaşı’nın sonuçlarından olumsuz etkilenen Almanya ve İtalya’nın başını çektiği revizyonist cepheye katılma olasılığını düşünmeye başlayacaktı. Bu durum da İngiltere’nin çıkarlarına ters düşecekti. Kısacası İngilizler, daha büyük çıkarları için Montrö’deki tezlerinden vazgeçmişlerdi.
Türk İngiliz İlişkileri
Montrö sonrasında iki tarafın özellikle de ticari anlamda önemli adımlar attığını görmekteyiz. Bu konferans sonrası, Türklerin Boğazları silahlandırma hakkı elde etmesiyle beraber, 1936’da silahlandırma işi ile ilgili ihalenin bir İngiliz firmasına verilmişti ve yine aynı yıl bir başka İngiliz firma da Karabük’teki demir çelik fabrikasının inşası işini almıştı. 1936 yılı yazına geldiğimizde ise İngiltere Kralı VII. Edward, İstanbul’a bir ziyaret gerçekleştirmişti. 1937 yılında da İngiliz Kralı VI. George’un taç giyme törenine Başbakan İsmet İnönü de katılmıştır.
İki ülke arasındaki ilişkiler, sürekli bir ilerleme kaydetse de aralarında imzalanan antlaşma bulunmamaktaydı. Almanya’nın Türkiye üzerinde iktisadi gücünü arttırmak istemesi üzerine, Türk tarafına tahsis edilen 10 milyon sterlinlik bir kredi açılmasını öngören bir antlaşmaya imza atan İngilizler, Türkleri kendi tarafına çekmek için ne kadar istekli olduğunu bir kez daha gösteriyordu.
Ülkelerin Tavırları
Tam olarak bir gruba bağlı olmayan Türkiye, bu tavrını sürdürse de fikri olarak anti-revizyonist gruba daha yakın bir tavır sergiliyordu. Avrupa’da yaşanan birtakım gelişmeler İngilizlere, Türkler ile bir ittifaka girmek zorunda olduğu gerçeğini iyice belletmişti.
1939’un Mayıs ayında İngiltere ile bir bildiri imzalayan Türkiye, savaş Akdeniz’e yayıldığı zaman işbirliği yapacağını taahhüt ediyordu. Aynı bildiriyi Fransa ile de imzalamış olan Türkiye, Ekim 1939’a geldiğinde de üç devletin aralarında imzacısı olduğu Karşılıklı Yardım Antlaşması ile Avrupa kıtasındaki İngiltere ve Fransa başta olmak üzere, anti-revizyonist devletlerle işbirliği yapacağını prensip olarak kabul ediyordu.
Online özel ders almak mı istiyorsunuz? Hemen sitemize göz atın.