Marksizm’e Göre Toplum Türleri; Kaç Türlü Toplum Vardır? Sınıfların Ayrılması!
Markstarihsel gelişim süreci içerisinde toplum tiplerini ‘ilkel toplumlar, köleci toplumlar, feodal toplumlar, kapitalist toplumlar, sosyalist toplumlar ve komünist toplumlar’ diye sınıflandırmıştır.
İlkel Toplumlar
Bu toplumlarda mülkiyet kolektiftir bundan dolayı sınıf farkı yoktur. Eşitlikçi bir komünal yapı vardır. Özel mülkiyet ve sınıf farklılıkları olmadığı için sömürü de yani sınıfsal farklılıklar da gelişmemiştir. Özel mülkiyet olmadığı için siyasal bir örgütlenmeye yani devlete de ihtiyaç yoktur. Ancak ne zaman toprağa dayalı özel mülkiyet geliştiyse buna bağlı olarak iş bölümü ve karşılıklı mal değişimi (paranın daha olmadığı dönemde) ortaya çıkmıştır. Bunu bir sömürü ilişkisi takip etmiş ve sonuç olarak sınıfsal ayrımlar ve sınıfsal farklılıklar ortaya çıkmıştır. Böylece ilkel toplumlar yerini bir siyasal örgütlenmeye yani devlete bırakmıştır.
Köleci Toplumlar
Toprakta özel mülkiyet sermaye birikimine yol açar. Böylece alışveriş başlar, karşılıklı mal değişimi başlar. Bir şekilde pazar üretimi için ortam oluşur. Toprak sahipleri de üretimde yoğun olarak köle gücünü kullanmaya başlar. Dolayısıyla toplum köle sahipleri ve köleler olarak ikiye ayrılır. Eşitlikçi yapının bozulduğu bir dönemdir. İktisaden egemen hale gelen toprak ve köle sahipleri toplumu kendi çıkarlarına göre organize etmeye başlarlar. Egemen sınıfın sayıca az olması, onların arkasında durması ve destek olması için devlete ihtiyaç duyarlar. Devletin ortaya çıktığı dönemle köleci toplumun çakışması bundan kaynaklanmaktadır.
Feodal Toplumlar
Roma İmparatorluğu’nun çökmesiyle Roma içerisinde filizlenen bu toplum yapısında emeğin rant olarak kullanıldığı serf yapısı oluşmuştur. Feodal toplum içerisinde oluşan bu yapı normatif değerlerden uzak bir yapıdır. Bu dönemde ticaret ve kent yaşantısının aksine kapalı, tarıma dayalı ekonomik sistem mevcuttur. Orta Çağın üst sınıfı konumundaki aristokrasi kendini devlet olarak görmüş ve böyle örgütlemiştir. Bütün devlet makamları aristokrasinin elinde bulunmaktadır. Bu düzen esas itibariyle politik olarak merkezin güçlü olmasını değil, yerel olarak güçlü kalınmasını sağlamıştır. Bu durum da siyasal iktidarın bir bütün olarak değil parçalanmış bir görüntü oluşması sonucunu doğurmuştur.
Kapitalist Toplumlar
Kapitalizm, Marksist düşünceye göre; temelde, üretim araçlarının toplumdan ayrı olan kapitalistlerin elinde olduğu bir üretim şeklidir. Ayrıca Marksist görüşün bu yaklaşımı sosyalizm ve işçi hareketlerine de bir anlam veriyor ve sistemi iki etmen çerçevesinde açıklıyor. Bunlardan birincisi, üretim yapılan araç, yapı, alet ve mal stoklarının yani sermayenin temel olarak özel mülkiyetin konusunu oluşturması, ikincisi ise böyle mülkiyetlerin az sayıda kişide toplanmasıdır. Bundan dolayı kapitalist toplum, bazılarının üretim aracına sahip oldukları, üretim aracı sahibi olmayanların da onlar için çalışmak zorunda kaldıkları bir toplumdur ve bu yönü itibariyle bir sömürü düzenin olarak karşımıza çıkar.
Sosyalist Toplumlar
Sınıf çelişkilerinin olduğu burjuva devleti böyle kalmayacaktır. İşçi sınıfı buradaki çelişkiyi anlayacak ve burjuva devletine son verecektir. Bu devrimle olacaktır. Proletarya yani işçi sınıfı devrimden sonra burjuvaziyi yok edecek ve onların elindeki üretim araçlarını alıp kamu mülkiyetine dönüştürecektir. Bu aşamada devlet de tarafsız değildir. İşçi sınıfı devleti kendi hakimiyetine alıp komünist topluma geçişi sağlayacaktır.
Komünist Toplumlar
Komünist toplum aşamasında özel mülkiyet ortadan kalkar, sınıf farkları bulunmaz ve dolayısıyla devlete de ihtiyaç yoktur. Marksist teoriye göre kapitalist toplumun elindeki üretim araçlarının sosyalist topluma geçmesiyle birlikte bunun bir üst sonucu olan devlet sönümlenecektir. Yani devleti kimse yok edemez, devlet zamanla kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Etkili online ders verme platformu arayışınıza sitemizde son verin.