Meslek Seçimi Nasıl Olmalı? Kişilik, Meslek Arasındaki Bağlantı
Meslek tercihleri bilinenin aksine puan, Türkiye meslek algoritması ya da hangi meslekte para var ise oraya giderim algısının daha üstünde olup kişilik ile ilgilidir. Sayısal alan seçenlerin zeki, eşit ağırlık seçenlerin yetersiz, sözel alan seçenlerin ise beyinsiz olduğu yanlış varsayımlara bakarak meslek tercihi yapmak hayatınızda sizi belki de bir daha asla içinden çıkamayacağınız bir yola sürükler. Asıl önemli olan kesinlikle kişiliktir. Şiir yazan, diğer insanlara nazaran daha çok kitap okuyan bir bireyin sayısal alan seçmesi kadar absürt çok az şey vardır.
Doğru yönlendirme ile bireyin ya da diğer adıyla öğrencinin sözel alana geçirilmesi, Edebiyat öğretmenliği, yazarlık, reklam ve film tasarımcısı gibi meslekleri icra etmesi sağlanabilir. Keza bir birey eğer eşit ağırlık alanını yapamıyor ve sayısal alana geçiyor ise doğru yönlendirme ile mesleğini sevmeden yapacağı ve işlerinde başarısız avukatlar, psikologlar, PDR uzmanları olmak yerine başarılı mühendis, matematik öğretmeni ya da bir veteriner olmalarını sağlayabilir.
Doğru Meslek Hangisi?
Maalesef hangi bölümü okuduğunun bir önemi olmayan Türkiye şartlarında bireyin; her halukarda işsiz kalacağım bari sevdiğim bölümü okuyayım mantığı sabit oturur. Aslında bu mantık çok muteber olmasa da bir açıdan doğrudur. Çünkü sevdiği mesleği yapan bireylerin sevmediği mesleği yapan bireylere göre daha başarılı olduğunu ve mesleklerin arasında ne kadar büyük bir fark olursa oldun başarılı olan bireyin mevki açısından bir yükseliş yaşar ve ekonomik rahatlığa daha çabuk ulaşır.
Adalet arayışında olan biri yahut bir aktivist ya da objektif gözü yüksek olan birinin hukuk fakültesini okuması dolayısıyla da avukat, savcı, hakim, mali müşavir, noter olmak istemesi ve bunu başarması işten bile değil. Kişilik, sevilen şeyler, mutlu olunan hobilerin işe dönüşmesini isteyecek kadar sevmek bir örnek daha; sesi güzel olan, müzik kulağı olan, şarkı yazmayı, bir de üstüne bestelemeyi belki de sadece bu sayılanların birini başaran bir bireyin konservatuar eğitimi alması üzerine kendisini toplumda var etmesi konusu tartışmaya kapalıdır nesnelce.
Tekrar belirtmek isterim ki dil ya da sözel alan seçen öğrencilerin zekasında bir gerilik olmadığı ve bütün sayısal öğrencilerin zeki olmadığını herkesin anlaması gerekmektedir. Çünkü toplum ne diyorsa doğrudur diye bir kaide yoktur. Öğrenci sayısal alandan girdiği sınavda beş yüz bin küsürdeki bir öğrenci ortalama bir mühendis olma şansı varken aynı öğrencinin eşit ağırlık alanın daha başarılı olmasından kaynaklı otuz bin ya da yirmi bin küsür sıralama yaparak başarılı bir psikolog ve yan dalları ya da başarılı bir avukat olabilir bakış açısı her zaman önemlidir. Avukat mühendisten çok daha kolay iş bulur ve daha dolu bir maaş alır. Öğrenci bir alanda ortalama ya da düşük performanslıysa kesinlikle ilgi alanı yani kişiliğinin el verdiği bir alanda ustadır.
Lise ile alakası var mı?
Ergenliğimizin ortalama 14 ile 18 yaşlarında sürü psikolojisine kapılıp ‘’herkes ne seçiyorsa onu seçmeliyim ya da bu aralar bu meslek moda bu yüzden bunu seçmeliyim ‘’ buhranına yakalanması çok olasıdır. Bu yüzden eğer kişi kendini iyi tanıyorsa ve bunun yerine ona yol gösterecek olan aile, öğretmenler bilhassa rehberlik öğretmenleri var ise o kişiler yardım almalıdır. Yani evet kesinlikle lise hayatı ve tecrübesizliğin getirdiği bu saflık bireylerin hayatlarının devamında onlara büyük bir pişmanlık olarak geri dönmesi söz konusu. Herkes lisede ne istediğini bilmek sorunda değildir ya da lise bittikten hemen sonra üniversiteye geçmek zorunda değildir. Kişi kendini hazır hissederse, puanını beğenirse tercih yapabilir bu onun hayatıdır. Mezuna kalmak çoğu zaman disiplinli ve kelimenin tam anlamıyla düzenli çalışılırsa güzel sonuçlar vermesine rağmen tabi ki ders çalışmaya halen başlamamış biri on yıl da mezuna kalsa başarılı olama. Gerçekten istenilirse bir şey bireyi hiçbir engel durduramaz.
İnsanlar sizi manipüle edebilir mi?
İnsanlar aslında bizi hayatımızın her alanında manipüle ederler nasıl mı?
‘’ Komşun kızı tıp kazanmış sen hala sözel de sözel diye tutturuyorsun’’ sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlayabildiniz. Bu örnekle bireyler özellikle aile içinde henüz söz sahibi olamadıkları için neyi kendileri istiyor diye neyi başkaları diyor diye yaptığını ayırt edemez ve kafası karışır. Ailenin çocuğa karşı olan bu ön yargısını yıkması ve normal kabul edileni yapıp çocuğunun hayatını karartmamalı, ona destek olmalı ve asla onun anne ya da babası olduklarını unutmamalı. Ona seçimlerinde yardım etmek yerine kendi istediklerini dayatmamaları gerektiğini öğrenmelidir çünkü bu velinin değil öğrencinin hayatıdır. Eğer zaten çocuk istediği mesleği yaparsa başarılı olabileceklerini anlamaları gerekmektedir. Stat etkisine kapılmamalı kendi çizgisinde gitmelidir öğrenci. Çünkü arkadaşları eğer endüstri mühendisliği istiyorsa ama kendinin dil alanına yatkın olmasından ve yabancı dil sevmesinden mütevellit İngilizce öğretmenliği istemesine rağmen arkadaşları diyor diye mühendislik seçerse arkadaşlarından daha başarısız olur çünkü arkadaşları o bölümü hür irade ile seçmelerinden dolayı bir başarı kaybı, buhranlar ve keşkelerle dolu bir hayatı olur.
Ders içerikleri ve stratejilerle ilgili mutlaka uzman inekle.com öğretmenleriyle iletişim kurarak değerlendirme yapmalısınız.