Psikomitolojik Terimler: Kronos
Merhaba sevgili inekle Blog Okuru. 😊 Bugün sana, psikoloji literatüründe mitolojinin kullanılmasıyla karşımıza çıkan psikomitolojik terimlerden bir diğeri ile geldim.
Kronos
Roma mitolojisinde “Saturnus” ile özdeş olan Kronos, Gök Tanrı Uranus ile Yer Tanrıçası Gaia’nın oğlu ve de titanların en genç olanıdır. Babası Uranos oğullarından ta ilk günden iğrenerek onları doğar doğmaz toprak altına yani Ana’larının karnına geri göndermişti. Bu şişkinliğinin ona verdiği acıdan inleyen Gaia öç hesapları yaparak, Titan oğullarını babalarına karşı kışkırtıyordu. Annesinin bu çağrısına Kronos karşılık verdi: annesinin ona verdiği tırpanla babası Uranos’u kastre ederek birinci kuşak tanrıların egemenliğine son verdiğinden dolayı yeryüzüne iyiliği ve bereketi ilk getiren tanrı olarak da anılır. Oğlu Zeus tarafından alt edilene dek Altın Çağ boyunca hüküm sürmüştür.
Psikolojide Kronos mitine ise insanlığın varoluşundan beri süregelen bir ruhsal durum olan “melankoli*”de rastlarız. Literatürde melankoli Kronos’un (ya da Saturnus’un) hastalığı olarak da geçmektedir. Kelimenin kökenine baktığımızda melankoli; Yunanca ‘kara’ anlamına gelen “melas” ile ‘öfke ve üzüntü’ anlamına gelen “khole” kelimelerinin bileşiminden oluşmaktadır. Bu bağlamda melankoli; ilkçağlardan bu yana felsefe, edebiyat, tıp, psikiyatri ve psikanaliz alanlarında derin bir üzüntü, depresyon hali ve korku eğilimini açıklamak için kullanılmaktadır.
(“Melancholy (1892)” – Edward Munch*)
Tanrı Kronos’un umutsuzlukla özdeşleştirilmiş olmasının bir nedeni de zamanı sembolize ettiği inancına bağlı olarak geçip giden zamanın ölümü çağrıştırıp melankoliye davetiye çıkardığı düşüncesidir.
Duyulan derin keder ve ekseninde yalnız, umutsuz, acı çeken bir insan durumunu tanımlayan melankolik kişiler aynı zamanda Kronos mitinin bir yankısı olarak “Saturnin” olarak adlandırılırlar.
Notlar:
Melankoli*: Kişinin az hareketli, normalden daha heyecansız bir hayat tarzını sürdürdüğü ve derin bir boşlu hissi yaşadığı genelde depresyon kaynaklı bir duygudurum bozukluğunu ifade eder.
Edward Munch*: “Çığlık (1893)” tablosuyla tanınmış ve eserlerinde hayat, korku, ölüm, aşk ve melankoli gibi öğelere sıklıkla rastladığımız Norveçli ekspresyonist* ressam.
Ekspresyonizm*: Diğer adıyla “dışa vurumculuk” olan 20.yy sanat akımında doğanın olduğu haliyle temsili yerine daha çok duyguların ve insanın iç dünyasının ön plana çıkarıldığı görülür. Önemli ekspresyonistler arasında Edward Munch, Vincent Van Gogh ve Oscar Kokoschka gibi isimler yer almaktadır.
Sena Sarıtaş
19.08.2023