Filozoflarla Tanışalım Serisi Bölüm 2: Platon
Selam sevgili okur! Bu serideki bir önceki yazımda filozofların kimler olduklarından ve ne iş yaptıklarından; Batı felsefesinin temellerini oluşturan filozof Sokrates’ten bahsetmiştik. Sokrates’in gerçekten yaşayıp yaşamadığını bilmemekle birlikte öğrencilerinin onu kendi eserlerinde konuşmacı karakter olarak kullanmasından da bahsetmiştik. Bu yazıda işte o öğrencilerden belki de en önemlisi olan Platon’u öğreniyor olacağız.
PLATON
Platon’u daha önce Eflatun adıyla da tanımış olabilirsin sevgili okur. Kendisi aynı Sokrates gibi Antik Yunan’daki en önemli filozoflardan biriydi. Fakat Sokrates’in aksine o etrafta dolaşıp herkese sorular sormazdı. Oldukça yüksek bir sosyal statüde olan ailesi sayesinde Platon çokça seçkin eğitimciden dersler aldı. Aslında ailesi onun siyasete atılmasını beklerken Platon’u etkileyen iki olay üzerine Platon siyasetten vazgeçerek felsefeye atıldı. Bu iki olay Peloponnesos Savaşı ve Sokrates’in idamıydı. Bu olaylardan sonra Platon seyahat etmeye başladı. Atina’ya geri döndüğünde kendiyle benzer fikirdeki insanlarla birleşerek günümüzde ilk üniversite sayılan “Akademi”yi kurdu.
İDEALAR DÜNYASI
Platon’un geliştirdiği en önemli kavram “İdealar Dünyası” kuramıdır. Bu kurama göre iki düzeyde gerçek vardır:
- Görüntülerin ve seslerin oluşturduğu yaşadığımız dünya
- Yaşadığımız dünyaya varlık kazandıran kavranabilir dünya
Platon güzellik, cesaret, adalet, iyilik gibi bazı kavramların tamamen idealar dünyasında var olduğuna inanır. Örneğin, bir resim gördüğümüzde onu güzel olarak değerlendiririz çünkü idealar dünyasındaki güzellik kavramını biliyoruzdur. Fakat biz sadece bu kavramın yansımasını görebiliyoruz. Gerçek dünyayı deneyimlemek için bu dünyayı bırakıp idealar dünyasına gitmeliyiz. İşte bu sav doğrultusunda “mağara benzetmesi” ortaya çıkmıştır.
PLATON’UN MAĞARASI
Platon’un en bilinen eseri olan Devlet kitabında çok önemli bir bölüm bulunmaktadır. Mağara benzetmesi olarak bilinen bu bölümde Platon kendi çapında filozofun tanımını yaparken idealar dünyası kuramını da bizlere sunmuş olur. Bu benzetme şöyledir: Doğduklarından itibaren bir mağarada duvara bakarak zincirlenmiş insanlar vardır. Bu insanların kıpırdaması imkânsızdır ve hayatları boyunca mağaranın dışından gelen ışıkla duvara yansıyan şekilleri gerçek dünya zannederler. Bir gün o insanlardan biri zincirlerinden kurtulmayı başarır ve mağaranın dışına çıkar. Işık ilk başta gözlerini yorsa da zamanla alışır ve duvarda gördüğü gölgelerinin sahiplerini görür. Mağaraya geri dönerek gölgelerin gerçek olmadığını ve asıl gerçeğin dışarıda olduğunu diğerlerine anlatmaya çalışır.
İşte Platon’a göre mağaradaki insanlar yaşadığımız dünyada bulunan bizleriz ve biz sadece gölgeleri görüyoruz. Mağaradan çıkmayı başarabilen kişi ise filozofu temsil ediyor. Başta dışarıda gördüğü ışık –yani bilgi- gözlerini rahatsız etse de idealar dünyasını tanıyor ve bu dünyayı geride kalanlara anlatmaya çalışıyor.
Bu yazımızda Platon’u ve onun mağarasını tanıdık sevgili okur. Umarım okudukların ilgini çekmiştir. Serideki sonraki yazımda Antik Yunan’ın bir diğer filozofu Aristo ile tanışacağız. Görüşmek üzere!
Emine Ekin Kanat
17.10.2022