Geometrinin Doğuşu
Geometriyi pek çoğumuz sevmeyiz, geometri deyince aklınıza direkt formülleri geliyorsa sizde bizdensiniz demektir. Aslında mesele formüllerde değil, mesele sadece formülleri bilmekle işi bitirememekte. Hani şu klasikleşmiş sözü en azından bir kere duymuşsunuzdur.
“Geometri görme işidir.” Soruyu okursunuz gerekli bilgileriniz de vardır fakat devamını getiremez, çaresizce soruya bakar kalırsınız. Bu, geometri çözmeye çalışan bir öğrencinin başına gelebilecek en berbat histir. Bazen de işler yolunda gider, o görünce korkulan sorular saniyede halledilir, biraz şaşkınlık biraz şans biraz mutluluk…
İnsanı bu kadar derinden etkileyebilen geometrinin, nasıl ve nerede ortaya çıktığını bilmek ister misiniz?Hadi o zaman istikamet Mısır!
Eski insanların avcılık ve toplayıcılık yaptığını biliyoruz, zamanla daha kaliteli bir hayat sürdürmek isteyen insanlar, en azından sulak yerlerde yerleşim kurarak suya olan ihtiyaçlarını gidermek istediler. Nil Nehri’nin yanında tarım alanları inşa ettiler, her şey başlarda yolunda gidiyordu, ta ki nehir taşmaya arazilerin su altında kalmasıyla sınırlarının bozulmasına kadar.
Suların çekilmesiyle sınırların yeniden belirlenmesine ihtiyaç vardı, bu ise tarım alanlarının hemen her yıl ölçülerek dağıtılması demekti. Arazilerden sorumlu halk sahip olduğu toprak kadar devlete vergi ödemekle yükümlüydü, o yüzden sınırların ölçülmesi zorunluydu. İşte bir devrin doğuşu böyle olmuştu, doğanın yapısı insanlara birtakım ölçme ihtiyacını zorunlu kılmıştı. Esasında “yer ölçümü” anlamına gelen “geometri” terimi de bu işlevi yansıtmaktadır.
Emre Kahraman
06.12.2022