inekle Kütüphane-Mart Ayı

Merhaba sevgili inekle Blog Okurları, bugün sizlere sevdiğim beş kitabı tanıtacağım. Hadi, başlayalım!

1. Çalınan Dikkat-Johann Hari

Gazeteci-yazar Johann Hari, son yıllarda bir şeylere odaklanmakta ne kadar zorlandığını fark ettiğinde suçu önce kendisinde aramış. Ama sonra aslında çoğu insanın aynı sorundan muzdarip olduğunu görmüş. Böylece meseleyi araştırmaya, uzmanlarla görüşmeye başladığında çok daha derin ve kapsamlı nedenlerin söz konusu olduğunu keşfetmiş. Çalınan Dikkat’te Hari bu nedenleri detaylarıyla ele almanın yanı sıra, dikkatimizi geri kazanmanın yollarına kafa yoruyor.

Bireysel çabaların, yani sırf kendi hayatlarımızda birtakım değişiklikler yaparak sorunu çözmeye çalışmanın ancak bir yere kadar etkili olabileceğini vurgulayan Hari, “dikkatimizi bizden çalan kuvvetlerle kolektif olarak yüzleşip onları değişime zorlamamız gerektiğini” belirtiyor. Bunun ise acil bir mesele olduğunu, çünkü dikkati dağılmış bir toplumun, önündeki en önemli sorunlara bile odaklanamayacağını ve çözüm üretemeyeceğini söylüyor.

2. Ayşe Kulin-Füreya:

Birden çocuklardan biri bağırdı

Şuraya bakın, iki kuş öpüşüyorlar!

Füreya iskelenin üzerindeydi. Güçlükle arkasını dönerek, aşağıda cıvıldayıp duran çocuklara baktı.

Hanginiz söyledi bunu? diye seslendi. Sıska bir oğlan öne çıktı.

Ben! dedi.

Kuş mu gördün orada?

Evet.

Füreya üşenmedi, indi iskeleden. Çocuğu yanına çağırdı.

Kuşu nerede gördüğünü göster bakayım.

Çocuk birkaç adım geriledi. Füreya takip etti çocuğu. Eliyle işaret etti oğlan.

Nah orada. İşte kuşlar gaga gagaya vermiş öpüşüyorlar.

Dondu kaldı Füreya. Hiç tasarlamadığı halde, çocuğun işaret ettiği yerde masalsı iki kuş kafası beliriyordu. Tıpkı öpüşür gibiydiler. Haklıydı çocuk.

Cumhuriyet Türkiyesi’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’ın hayat hikâyesi Füreya, aynı zamanda bir dönem romanı.

3. Tatlı Rüyalar-Alper Canıgüz

“Senin iraden güçlü değil hayatım, sadece tutkuların zayıf.”

Gazetedeki “satılık hayat” ilanını gören Hector Berlioz, aradığı adamı bulmuştur. Peki, her gece rüyasında başka bir adam olarak uyanıp ikinci bir hayat sürdüren Şevket Hakan Tunçel’in sorunu nasıl çözülecektir?  Görünüşe bakılırsa, rüyalar âlemine girip, hayatını çalan bu yabancıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur. Bu konudaki tek umudu, bıkkın psikoloji profesörü Olcayto Fişek’tir.

Hector Berlioz neyin peşindedir? Olcayto Fişek, rüya-gerçek bulmacasını çözebilecek midir?  Para dolu bir çantanın peşindeki gangsterlerin bütün bu olup bitenlerle alakası nedir?  Ya da mahzun bestekâr Hüseyin Bey’in?

Tüm bu soruların yanıtı, yüzyılın son güneş tutulması esnasında açığa çıkacaktır. 2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21. yüzyıl Türk romanındaki yeniliklerin öncüsü. Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren müstesna bir komedi.

4. Oğullar ve Rencide Ruhlar-Alper Canıgüz

“Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.”

Dünyanın en küçük dedektifi, 5 yaşındaki Alper Kamu iş başında… Sherlock Holmes’tan tek eksiği yaşı. Sahi! Bir de hiçbir suçluyu  alt edecek fiziksel güce sahip değil. Alper Kamu’nun sermayesi zeka, bilgi ve sezgiden mürekkep.

Ve şimdi… Hicabi Bey’i Deli Ertan’ın öldürmediğini ispat  edebilmek için gerçek suçluyu bulmak zorunda. Oğullar ve Rencide Ruhlar, başta Fransa olmak üzere birçok ülkede “modern polisiyenin parlak bir örneği” olarak selamlandı.  Daha ilk cümlede okuru yakalayan; samimi bir mizah, şefkatli bir eleştirellik ve afallatıcı tespitlerle donanmış, soluksuz bir serüven.

Türk romanının olağanüstü karakterlerinden biriyle tanışacak ve kendinizi sık sık, “Hayretimucip!” demekten alamayacaksınız.

Bazen de saygıdeğer abilerim ablalarım, dünyası yerle bir olur insanın. Hayat, fazla kafa yormadan idare etmeyi sağlayan bütün anlamlarını yitiriverir. En akıllıca saydığınız fikirlerinizin saçmalığını, en içten duygularınızın yapmacıklığını kavrarsınız.

Aslında hiçbir konuda bir fikriniz bulunmadığını, aslında hiç kimseye karşı bir şey hissetmediğinizi ve tüm evrenin de size karşı aynı gaddarca kayıtsızlık içinde olduğunu.  Hep gözünüzün önünde durduğu halde o güne dek her nasılsa yok saymayı başardığınız bu gerçeği fark ettiğiniz anda ilahi işleyişi de çözmek üzeresiniz demektir.

5. Zamir-Hakan Günday

Yeni bir binyılın arifesinde, Birinci Dünya Barışı Vakfı’nda çalışan Zamir’in görevi ne pahasına olursa olsun savaşları durdurmaktır. Baş döndüren barış senaryoları, komplolar ve mücadeleler içinde Zamir şu soruya yanıt arar: İnsan nasıl barışır?

“Demek ki bu evrende her şey bir şarapnel. Ve genişlemekte olan, aslında bir şarapnel bulutu. Demek ki Samanyolu ve içindeki güneş ve etrafındaki dünya ve üzerindeki insan ve aklındaki her şey bir şarapnel. Düşüncesi, inancı, duygusu, icadı, hepsi. Demek ki insan insana saplanmak için var… Zaten öyle olmasaydı bu kitap olmazdı.”

Ecem Kardeş

24.03.2024

Leave a Comment