İnsan Haklarının Uluslararası Korunması

İnsan haklarının uluslararası alanda korunması iki farklı biçimde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi Birleşmiş Milletler sistemi içindeki koruma mekanizmaları, ikincisi ise Avrupa Konseyi sistemi içindeki koruma mekanizmalarıdır. Avrupa Konseyi içindeki koruma mekanizmasının içinde AİHM bölgesel koruma sistemi de vardır.

BM Düzeyinde Koruma

insan hakları

İnsan haklarının BM nezdinde korunması, BM Antlaşmasının kurduğu sistem ve BM insan hakları sözleşmelerinin belirlediği denetim mekanizmaları sistemi olmak üzere temelde iki sistem üzerinden gerçekleşmektedir.

BM’nin kurucu belgesi olan BM Şartı ya da diğer adıyla BM Antlaşması devletlere birtakım görevler yüklemiş ayrıca bu alanda çalışan ‘Ekonomik ve Sosyal Konsey’i kurmuştur. Bu konseyin görevi insan haklarının uygulanması için her türlü tavsiyede bulunabilmektir. Bunun dışında insan haklarının gelişmesi için komisyon kurmakla da görevlidir. Komisyon kurma yetkisinden yararlanılarak birçok alt komisyon oluşturulmuştur.

BM düzeyinde insan hakları sözleşmelerinin oluşturduğu denetim mekanizmalarına gelecek olursak ‘İnsan Hakları Komitesi’ ve ‘Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hakları Komitesi’ bu sözleşmelerin denetiminin temelini oluştururlar. ‘İnsan Hakları Komitesi’nin oluşturulduğu Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nde rapor usulü, devlet başvurusu ve bireysel başvuru usulü bulunmakta, bunların içerdiği hak ve özgürlükler bakımından ise etkili bir koruma sistemi öngörülmüş bulunmaktadır.

‘Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hakları Komitesi’nin oluşturulduğu ‘Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nde ise daha gevşek bir sistem öngörülmüş daha sonradan getirilen bireysel ve devlet başvurusu sistemi ile daha etkin bir koruma mekanizmasına geçilmiştir. Bu iki sözleşme haricinde BM düzeyinde insan haklarının korunması için bazı denetim mekanizmaları getiren farklı sözleşmeler de mevcuttur.

AİHM Bölgesel Koruma

AİHM bölgesel koruma sistemi, uluslararası başvurular ve bireysel başvurular olmak üzere iki türlü başvuru ile faaliyet göstermektedir. İnsan haklarının ihlal edilmesine dair yapılan bu başvurularda AİHM; taraf devletlerden, sözleşme ile korumaya alınmış herhangi bir hak veya özgürlüğün gerçekten ihlalinin söz konusu olup olmadığını tespit etme görevini yerine getirmektedir.

AİHS 46.maddede, ‘sözleşmeyi kabul eden devletlerin taraf oldukları davalarda AİHM’nin kesinleşmiş kararlarına uymak durumundadırlar’ ibaresi karşımıza çıkmaktadır. Fakat AİHM’nin kararları, AİHS’ne aykırı yapılmış olan işlemi ortadan kaldırmaz, sadece Sözleşme’nin ihlal edildiğinin tespitini sunar. Dolayısıyla AİHM’nin bölgesel koruma düzeyindeki etkileri kurucu değil, beyan edici veya bildiricidir.

AİHM’nin kararları bölgesel düzeyde yani iç hukukta direkt işlem yapma yetkisi barındırmadığından bu kararlara uyup uymamakta devlet serbesttir. Kararı uygulayacak devlet, kararı yerine getirirken kendi belirlediği yol ve yöntemleri belirlemekte de serbesttir. Sözleşme’nin herhangi bir organı devletlere ne yapacağını söylemeye yetkili değildir. Mahkeme kararı ile mahkûm olan devlet, ihlalin düzeltilmesi için kararı inceleyip yapılacak işleri kendi kendine bulacaktır. Karar alınan ihlale göre kanunlarda değişiklik yapılması, ihlale neden olan idari uygulamanın yeniden yapılandırılması veya kesinleşmiş bir yargı kararının kaldırılması gerekebilir.

Leave a Comment