Klasik Müzik Köşesi Bölüm 2: Frédéric Chopin

Merhaba inekle Blog Okuru, ben sayısal ders öğretmeni Selin. Bugün serimizin ikinci yazısındayız; konumuz Frédéric François Chopin, Polonyalı piyanist ve besteci.

Chopin müzisyen bir aileden geliyordu. Annesi ve kız kardeşi hem piyano çaldı hem de Chopin’i erken yaşlardan itibaren müzikle tanıştırdı. Altı yaşında kolayca piyano çalıyor ve kısa melodiler yazıyordu. Onun muazzam yeteneğinin farkına varan ailesi, genç Chopin’in piyanist Wojciech Zywny’den ders almasını ayarladı; ancak Chopin, kendi öğretmeninin beceri ve tekniğinde çabucak ustalaştı. Yedi yaşında Chopin, sol minör polonaise de dahil olmak üzere daha önemli müzik parçaları yazıyordu. Hem özel toplantılarda hem de halka açık etkinliklerde düzenli olarak sahne aldı. Henüz on bir yaşındayken özgün besteler yaptı. Onun müzik hayatı çok küçük yaşlarda başlamıştı. 16 yaşında konservatuara gitti.

JS Bach ve Mozart’ın müziği Chopin üzerinde büyük bir etkiye sahipti. O dönemin bestecilerinden farklı olarak Chopin, ağırlıklı olarak piyano için neredeyse tamamı on dakikadan kısa müzik parçaları yazdı. İki piyano konçertosu yazmasına rağmen herhangi bir senfoni veya opera yazmadı. Buradan da anlaşıldığı gibi, Chopin için piyano çok önemli bir yere sahipti.

Gelelim eserlerine. Şüphesiz, hepsi birbirinden özel ve güzel eserleri var Chopin’in fakat benim favorim Nocturne. Nocturne, döneminde solo piyano için bestelenmiş 21 kısa piyano müziği parçalarıdır. Akşamları çalınması amacıyla yazılsa ve çoğu kişi için geceyi çağrıştırsa da ben klasik müziğin herkes için farklı bir his uyandırdığı düşüncesindeyim. Bu yazımıza ekleyeceğimiz parça, Nocturne, Op.9 No.2. Bakalım sizde ne gibi hisler uyandıracak, nasıl bir dünyanın kapılarını aralayacak? Dinlemenizi kesinlikle tavsiye ediyor ve çok istiyorum. Dinledikten sonra yorumlarınızı da bekliyorum. 😊

Chopin’in eserleri saymakla bitmez elbette fakat ölmeden önce Chopin, yayınlanmamış eserlerinin imha edilmesini diledi. Böyle bir istekte bulunmasının nedenleri bilinmiyor ama neyse ki ailesi bu isteği gerçekleştirmedi. Bu nedenle, Chopin’in piyano parçalarının çoğu, ölümünden sonraya kadar yayınlanmadı.

Chopin, 17 Ekim 1849’da 39 yaşında Paris’te öldü. İsteği üzerine kalbi doğduğu ülkede Varşova’daki Kutsal Haç Kilisesi’ne gömülmesine rağmen, bedeni Paris’teki Père Lachaise Mezarlığı’na gömüldü. Yaşamı boyunca sağlık sorunlarıyla boğuşan Chopin, düzenli olarak halüsinasyonlar gördü ve anksiyete ve nöbet geçirdi. Epilepsi hastası olduğundan şüphelenilse de teşhis konulamadı.

Kısacık ömrüne böyle değerli eserler bırakan Chopin, günümüzde dahi hala çok sevilmekte ve eserleri ilgiyle dinlenilmekte, birçok konser programında da yer almaktadır.

Selin Funda Özbay

12.09.2023

Leave a Comment