Psikomitolojik Terimler Serisi Bölüm 3: Katarsis

“Catharsius” (Katarsis), Yunan mitolojisindeki on iki büyük Olympos Tanrısı’nın en kudretlisi olan, tanrıların tanrısı, Zeus’un sıfatlarından biridir. Roma mitolojisinde kendisinden “Jüpiter” ya da “Jove” diye söz edilen Zeus’un tanımlamak için kullanılan bu sıfat, günümüze sosyal olguların analizinde kullanılan bir kavram olarak gelmiştir (Mercatante, 1988). Ayrıca, Truva Savaşı’ndan Aşil’in Thersites’i öldürmesinin ardından arınması da bu kavramla anlatılır. Yunanca’da başta yalnızca fiziksel anlamıyla kullanılan “katarsis” terimi, zamanla zihinsel anlamda da kullanılmakla kalmayıp kişilerin manevi arınma süreçlerini de tanımlarken kullanılmaya başlanmıştır. “Platonizm’de ise katarsis, ruhun bilgiye doğru ilerleyici yükselişinin bir parçasıdır.”

-Aşil ve Thersites, Antalya Arkeoloji Müzesi*

Öte yandan, Yunan tragedya geleneği ile de ilişkili olan kavram, Aristoteles’in “Poetika”* adlı eserinde tartıştığı bir terimdir. Katarsis esasında bir izleyici ya da okurun bir sanat eseri aracılığıyla, korku ve acıma gibi negatif duygusal deneyimlerinin sonucunda arınmasını ifade eder. Zaten, Antik Yunan’daki tragedya oyunlarının amacı da izleyicilerine bu duygusal arınmayı yaşatmakmış.

-Katarsis, Gent Pipa (2007).

Arınma, temizlenme, gerilimi sona erdirme, rahatlama ve boşalma gibi anlamları karşılayan “katarsis”, psikolojide gömülü travmanın (nevrozun nedeni) ifade edilmesi, bilince getirilmesi ve serbest bırakılması sonucu mutluluğun arttırılması ile ilgili olup Freudcu psikanaliz ile ilişkilidir. Bir diğer yandan, sosyal psikoloji literatüründe karşımıza saldırganlık ile bağlantılı olarak çıkmaktadır. Freud tarafından bireyin saldırgan duygularından arındırılması amacıyla kullanılan ve serbest çağrışıma dayanan bir yöntem olup, esasında doğaçlama olarak gelişen konuşmalar sonucunda farkına varılan bağlantılarla bilinç altındaki bazı şeylerin bilinç üstüne çıkarılmasına dayanmaktadır. Yani “katarsis, psikenin içinde biriken baskının ortadan kaldırılması amacına hizmet etmektedir (Bushman, 2002).”

Notlar:

*Antalya Arkeoloji Müzesi: 1922 yılında öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından kurulan müze, ilk faaliyetlerini bir süre Kaleiçi’ndeki Alaaddin Camii’nde gösterdikten sonra, 1937 yılından sonra Yivli Minare Külliye’sinde gösterdikten sonra 1972 yılında bugünkü binasına taşınmıştır. 1988 yılında “Avrupa Konseyi Özel Ödülü” alan müzenin 13 adet sergi salonu ile bahçe sergilenmesi bulunmaktadır. Koleksiyonundaki arkeolojik eserlerin çoğu yerli-yabancı arkeologların bölgede yaptıkları kazılardan elde edilmiş olup, etnografik eserler ise müze uzmanlarınca bölgeden toplanmıştır.

Müzenin en ilginç köşelerinden bazıları; Prehistorya salonundaki küp mezar, Kazılar salonunun orta vitrinini süsleyen Elmalı-Bayındır Tümülüslerinden elde edilen İ.Ö.7.yy buluntuları, İmparatorlar salonundaki siyah beyaz mermerden yapılmış dansöz heykeli, yeni binanın alt katında Patara oygu mezarlarına ait bir örnek ile yine aynı binanın üst katında sergilenen Sikke ve Korydella defineleridir. Ayrıca Aspendos çinileri, Selçuklu Kuran-ı Kerim’i, eski hattatlarımızın elinden çıkmış hilye, naat, icâzet ve katığ gibi yazı levhaları, tekke malzemeleri tartı aletleri, bölgenin köylerinde dokunan Döşemealtı halılarından örnekler ile 15.yy’la ait bir Uşak halısı Etnografya bölümünün en ilginç eserlerindendir.

*Poetika: Aristoteles’in sanat hakkındaki görüşlerini bir bütün içinde sunan ve onun şiir sanatı ile ilgili kuramlarını içeren bu estetik tarihi yönünden çok önemli olan eser, aynı zamanda tarihte sanat olayını araştıran ilk eser olma özelliğine sahiptir.

Kaynakça:

Bushman, Brad J. (2002). “Does Venting Anger Feed or Extinguish the Flame? Catharsis, Rumination, Distraction, Anger, and Aggressive Responding”. The Society for Personality and Social Psychology, Vol: 28, No: 6: 724-731

Mercatante, Anthony S.(1988). World Mithology and Legend. Facts on File. New York: Facts on File.

Sena Sarıtaş

16.09.2023

Leave a Comment