Tarih Bilimi Yararlandığı Yazılı Kaynaklar
Tarih bilimi birçok tarihçiye göre farklılık göstermektedir. Fakat genel kabul olarak tarih, insanları aydınlatmak ve ders çıkartmak amaçlıdır. Tarihi açıklamak için birkaç tarihçiye başvurmamızda da bir engel yoktur. Tarihin babası kabul edilen Heredot tarihin tanımını şöyle yapmaktadır: “İnsanların yaptıklarının zamanla sönüp gitmemesi, Hellenler ve Barbarların neden birbirlerine karşı savaşlar yaptıklarını bildirmek için yazmaktır.” bir diğer değerli bir tarihçi olan Edward Hallet CARR, tarihin tanımını “Tarih doğrulanmış olgular kümesidir” olarak yapar.
Biraz daha yakınlara gelir isek tarih, Ahmet Cevdet Paşa’ya göre ‘’Tarih ilmi, halka geçmişin olay ve güzelliklerini, yöneticiler ve seçkinlere lüzumlu gizli bilgileri kazandırıp faydası herkese ait olduğundan bütün insanların okumasına istekli ve seçkinlerce de makbul ve rağbet gören çok menfaatli bir ilimdir.’’ demiştir. Zeki Velidi TOGAN’a göre ise tarih, ‘’
Tarih ilmi insanların zaman ve mekan çerçevesinde husule getirdikleri tekamül hadiselerini, bunların şuursuz iptidai hallerinde, tabiat esirleri yahut maşeri bir vücudun fertler ve toplulukları sıfatıyla yaptıkları fiillerinde tecelli eylemleri itibariyle ve maşeri hayatının mevzuubahis ayrı hallerde rol ve ehemmiyetleri tayin ve tespit edilen psiko-fizik amillerinin teşkil ettiği illi bağlılıkları çerçevesinde tetkik ve tasvir eder.’’ Son olarak önemli bir tarihçi olarak Fuat KÖPRÜLÜ tarihi şöyle açıklamaktadır; ‘’Tarih, geçmiş zaman hayatını, mümkün olduğu kadar hakikate uygun olarak yeniden ihya etmektir.’’ Tarihi hakikate uygun ihya etmek için başvurulması gereken birçok menba yahut kaynak ve birçok kaynak çeşiti vardır. Bu yazı da ise birçok değerli çeşitten sadece biri olan yazılı kaynakları inceleyeceğiz.
Yazılı Kaynaklar
‘’ Yazılı kaynaklar tarihçinin en fazla müracaat ettiği materyal türüdür. Öyle ki, tarih yazının icadıyla başlatılır ve yazılı kaynaklarla sürdürülür. Yazılı kayıtlar, resmi veya özel arşivlerde muhafaza edilen, tarihçiye sunulan en büyük veri grubunu oluşturur. Arşivler geçmişteki resmi faaliyetlerin belgelerini saklama ihtiyacı sonucu oluşturulmuştur. Araştırmalar içinde arşive en çok ihtiyaç duyanlar, belki de tarihçilerdir. Yazılı belgelerin saklandığı arşivlerde bulunan her şeyin hakikat olduğunu söylemek yanlıştır.
Arşivlere olan güven, arşivde saklanan belgelerin, yazıldığı zaman ve dönemim şartlarından oluşturulmuş olmasındandır. Bu sebeple ele alınan bir belgeyi en doğru şekilde kullanmak için belgeyi yazan kişinin konumu ve niçin yazdığı araştırılmalıdır. Gerçekte tarihsel veriler, tarihçinin rahatça kullanması için hazırlanmamıştır. Tarihçi her zaman eksik veriyle karşı karşıyadır ve eksik veriyle çalışmak zordur. Eksik verirlerden tarihsel olayları yeninden inşa ederek gerçekte ne olduğunu anlamak ise tarihçiye düşer. ‘’ Birçok yazılı belge türü vardır. Tarih bilimi için önemli bir kaynak olarak kabul edilir.
Bunların her biri şüphesiz özenle yazılmıştır fakat vesilesi farklıdır. ‘’Yazılı kaynaklar tabiri önce şifahi olup sonradan yazılmış değil, daha başlangıçta yazılı olarak nakledilen haberlere, kitabelere, şecerelere, vakanuviselerin eserlerine, takvimler ve biyografilere itlak olunur. Şifahi kaynaklar ağızdan ağıza naklonurken maruz kaldığı değişiklikleri kontrol etmek her vakit kabil olmadığı halde, yazılı kaynakların değişme safhalarının kontrolü, asıl kaynakların elde olduğu takdirde pek mümkündür.’’
Kitabeler (Yazıtlar)
‘’Epigrafistlerin çözüp, okuduğu ve yayımladığı kitabeler, yazılı kaynakların başında gelir. Uzun yıllar, kitabe koymak geleneği toplumlarda yaygın olduğundan yazılı kaynak olarak tarihin en eski devirlerinden beri söz konusudur. Herkesin görüp okuyabileceği yerlerde olduğundan yalan ve yanlışlık ihtimali de azdır. Genellikle sert maddelere kazıldığından değiştirilme imkanı da azdır.
Kitabeler birkaç al bölüme ayrılabilir. Devirlerine göre: Yunan, Roma, Bizans, İslam, Göktürk, Osmanlı dönemi gibi Alfabelerine göre: Grek, Latin, Göktürk, Uygur, Arap harfli kitabeler gibi Diline göre: Grekçe, Latince, Arapça, Farsça veya Türkçe Malzemesine göre: Taş, Mermer, Demir, Çelik veya Tahta En sade kitabe olan mezar taşından başlayarak bütün kitabelerin haber ve kaynak olarak çok önemi ve değeri vardır. Önem sırasının başına devlet başkanlarının kazıdıkları kitabeler gelir. Bu alanda Hititlerden başlayarak Asur, Roma, Göktürk, İlhanlı, ve Temürlü kitabeler vardır. Türkiye Selçukluları ve Beylikler devrinin önemli bilgi kayanğı kitabelerdir. ‘’
Şecereler
‘’Jeneoloji bilimiyle ilgili olan şecerelerin, İç Asya Türk boylarında yedi veya dokuz göbek atasını bilmek şart sayıldığından şecere çok mühimdir. Nitekim Cengiz, Temürlü veya öteki beylerin ve hatta Osmanlı padişah ailesinin süslü şecereleri vardır.’’ ‘’Şecerelere örnek olarak Eski Yunanlar Olympia’da galip gelenlerin listelerini, keza Atina aristokrasi şecerelerini tertip ederlerdi. Roma’da da konsülların hükümet senelerini sonra da papaların papalık senelerini gösteren listelerini gösterebiliriz.’’ Tarih bilimi şecerelerden de faydalanmaktadır.
Biyografi ve Otobiyografi
‘’Biyografi bir kişinin hayatını başkası yazmasıdır; buna karşılık eğer kişi, hayatının son kısmı hariç, kendisi yazarsa bu ‘’otobiyografi’’ olur. İnsanlar tarihin en eski zamanlarından beri başkalarının özellikle değişik ve seçkinlerin hayatını merak etmişlerdir. Bir de bu kişiler topluma bir şekilde etkili olmuş kişiler olursa merak daha da artar. Roma çağının ünlü yazarı Plutarkos’un Paralel Hayatlar’ından itibaren biyografiye dayalı eserler yazılmıştır. Çin tarihçiliğinin milattan önceki yıllara kadar giden geleneği içinde de biyografiler önemli bir yer tutar.
İslam dünyasında da Hz. Peygamber’in hayatını konu edinen ‘’siyer’’, İslam tarihinin en eski ve en önemli tarihi kaynağıdır. İslam tarihçiliğinde ayrıca edipler, tabipler, alimler, şairler ve daha başkalarıyla ilgili müstakil kitaplar bir hayli çoktur. Bu türeden eserlere sonradan ‘’tezkire’’ de denmiştir. Bu çeşit gelenekler sonradan Selçuklu ve Osmanlılar ’da devam etmiştir. Ayrıca Osmanlı döneminde hem şairler, edipler hem de vezirler, reisler ve hatta denizci kaptanlar için yazılmış biyografi esaslı kitaplar vardır.’’
‘’ Asıl kaynaklardan öğrenilecek mevzulara ve şahısların biyografilerine ait malumatı kaynak göstermeden yazılan umumi ansiklopedilerden nakletmek bir ilmi eser için caiz olmaz. Mesela Celaleddin Rumi için hakkında kendi oğlu, müritleri ve talebeleri tarafından yazılan eserler kısmen matbu olup elde mevcut olduğu halde bir ilmi eserde bu zattan bahsederken, bu ilk kaynaklardan istifade etmek ve kaynak olarak göstermek caiz olmaz.’’ Tarih bilimi için değerli bir kaynaktır.
Hatıra ve Seyahatnameler
‘’Gözlem kümesi içindeki kişilerin kendi gözleriyle görüp bildiklerini naklettikleri eserlerdir. Burada önemli olan, kişinin bir yerden okuduğu veya başkasından edindiği bilgiler değil, doğrudan kendi gözüyle gördüğü, kulaklarıyla işittiği, yani kendi özünden edindiği bilgilerdir. Dolayısıyla bunlar da vasıtasız bilgi olduğundan kaynak olarak dikkate değer. Tarih bilimi önemli hatıraları kullanmaktadır.
Hatıralar: Hatıra, kişinin kendisinin yaşayıp bildiklerini yazmasıdır. Hatıralar, insanın bildiklerini ve gördüklerini kendi ağzından nakletmesi bakımından önemli bir kaynaktır. Ancak aynı zamanda hatıraların büyük olumsuzluğu da vardır. O da insanın, şahidi olduğu değil ama sorumluluğa katıldığı bazı konularda taraflı olabilme ihtimalidir. Hatıra yazanlar, bu gibi konularda kendisi ile ilgili kesimlerde abartma yapabileceği ve hatta yanlış bilgi verebileceği hususudur. Dolayısıyla hatıralarda belli bir taraflılık söz konusu olabileceğinden kaynak olma durumunda da buna dikkat edilmelidir. Hatırların kaynak olarak istifade edebilmek için şu esasları gözetmek gerekir:
- Hatıra sahibinin olay ile ilgili bilgisinin durumu
- Hatıra sahibinin dünya görüşü
- Yayımlayan
- Yayım tarihi
Son olarak Türk tarihinin en eski hatıra yazarı kitabesinde geçmiş olayları zikreden Bilge Kağan’dır. Ayrıca Babür de, Babürnamesi ile hatıra türünden eser vermiştir.’’
Seyahatnameler: İnsanın gittikleri yeni ve değişik yerlerdeki gözlemlerini anlatan eserlere seyahatname diyoruz. Bunlarda gidilen yer hakkında kitabi bilgiler de olmakla birlikte, bizi ilgilendiren doğrudan gözleme dayalı kısımlardır. Bu gözlemlerin bir özelliği, farklı ve değişik bir kültür ortamına girildiğinden, eski sakinlerinin dikkatini çekmeyen hususları da fark edilip kaydedilebilmesidir. Seyyahların gezi amacı birkaç türlü olabilir:
- Haber edinme başta olmak üzere devlet görevlisidir.
- Değişik yerleri görmek isteyen gerçek seyyahlardır.
- Bilimsel araştırmalar yapmak üzere seyahat edenler.
Takvimler, Yıllıklar, Analler, Kronikler Takvim söz konusu olduğunda iki anlamı vardır. İlk anlamı zaman hesabıdır. İkinci anlamı, olayların yıl hesabıyla bir yere kaydedilmesidir. İnsanlar her zaman geçmişte olup bitenleri merak ettikleri için bu tür bilgileri toplamaya çalışmışlardır bunun en güzel örneklerinden biri ise Katip Çelebi’nin Takvimü’t – tevahiri’dir. Takvimler zaman içinde gelişerek olaylar her yılın içinde biraz daha ayrıntılı olarak anlatılmıştır böylece tarih kitapları ortaya çıkmıştır. Bu şekildeki usul milattan önce ikinci binlerde başlayıp gelen bir gelenek olup Çin ve Antik dönem tarihçiliği gibi İslam tarihçiliğinde de devam etmiştir bu tür eserlere annal/yıllık/kronik de denir. Kronik yazanlar, genellikle meraklı ve zamanın aydın kişileri olup devletin resmi görevlileri olmayabilirler. Orta çağlarda genellikle bol vakti olan kilise papazları böyle yıllık kaydı tutmuşlardır. ‘’
Tarih Bilimi: Vekayinameler
’Vaka’ olay demek olduğundan vekayiname olayların yazıldığı kitaplar anlamına gelmektedir. Vekayinamelerde bilgiyi verenler, bir şekilde devlet ile bağı olanların yazdıkları eserlerdir. İkiye ayrılırlar;
1. Şahnameler : Hükümdar veya devlet başkanları yanlarında tarihçiler bulundurur, onlardan hem geçmişteki başarılar ve yanlışları öğrenir hem de kendi yaptıklarının gelecek kuşaklarca bilinmesini isterdi. Böylece hükümdarın yanında bulunan veya devlet çarkının içinde yer alan kişiler, o hükümdara bağlı olarak ‘’şahname’’ dediğimiz eserleri kaleme alırlar. Buna örnek olarak Osmanlı döneminde ele alınmış Selim-name veya Süleyman-nameler örnek verilebilir.
B. Vakanüviselerin eserleri (Vekayinameler): Birçok devlette, olup bitenleri devlet mekanizması içinde yer alan bir teşkilat tarafından kaydedilir. Böylece devlet teşkilatının yazdırdığı kaynak tarihler ortaya çıkarır ki, bunlara ‘’vekayiname’’ denir. Bu türün en eski örneği Çin’de görülmüştür: Çin tarihçilik geleneği her şeyi kaydetmekle birlikte yönetimdeki sülale, kendi tarihini kaleme aldırmaz, bütün kayıtları tutarak bir sonraki döneme aktarır. ‘’ Tarih bilimi birçok kaynaktan faydalanmaktadır.
Tarih bilimi: Ansiklopedi, Sözlük ve Rehberler
‘’ İnsanlara yararlı bilgilerin toplanıp bir araya getirildiği ansiklopedi türünden eserler tarihin hemen her devrinde görülebilir. Ancak bu adın ortaya çıkması, Avrupa’da ki oluşumla, yani XVIII. yüzyıl ortalarından sonradır. Fransız, İngiliz, Alman ve sonraki yıllarda da diğer devletlerin ansiklopedileri yayımlandı. XVIII. yüzyılda çıkarılan ansiklopedilerde maddelerin bilgileri o zaman ki bilgi durumunu yansıttığından kaynak olarak nitelendirilebilir. Ancak günümüz bilimsel ansiklopedileri artık birer tetkik araştırma eseri, bilgi veren unsur olarak kabul edilmelidir ve kaynak değildir. XVIII. yüzyıl ansiklopedilerine örnek olarak; Encyclopedie, Encyclopedia Britannica ve Brockhaus Encyclopedia, gösterilebilir. Tarih bilimi için önemli bir kaynak olarak değerlendirilir. Tarih bilimi önemli tüm belgeleri kaynak olarak kullanır.
Lugat (Sözlük) de özellikle kelime ve kavramların ortaya çıkıp anlamlarının, gelişmesi, değişmesini bilmek ve tespit etmek için çok yararlıdır. Türkler olarak sözlük denince akla gelen eser şüphesiz Kaşgarlı Mahmut’un ‘’Divanü Lügati’t-Türk’’üdür. Rehber (Kılavuz) kitapları çok eski zamanlardan bu yana insanlara yararlı bilgiler vermek üzere tertip edilmişlerdir. Piri Reis’in Akdeniz kıyıları rehberi Kitab-ı Bahriye’si güzel bir örnektir. Bir diğer rehber ise güzel ve etkili yazı kaleme almak için yazılan daha çok ünlü güzel içerikli yazı kaleme alan ustaların yazılarından örnekleri toplayan bu tür eserler ise ‘’münşeat’’ denir. Hoylu Hasan bin Abdülmümin’in XIII. yüzyılda kaleme aldığı eserleri sahasındaki erken örnekleridir. ‘’
Gazete ve Mevkut Matbuat (Basın)
‘’Gazeteler, mecmualar ve umumen vakitlı matbuat zamanımızın vakanüviseleridir. Fakat bunlarda haberler umumiyetle gün ve saatinde ve hiç tetkik edilmeden yazılır. Hiçbir vakit vakalar ancak bir gazete yüzünden öğrenilmez.’’ Tarih bilimi geçmişe ait gazeteleri ve mecmaları da kullanmaktadır.
Ders içerikleri ve stratejilerle ilgili mutlaka uzman inekle.com öğretmenleriyle iletişim kurarak değerlendirme yapmalısınız.