Tatil İçin Edebiyat Rotası!
Sevgili inekle blog takipçileri, yıl boyunca kimimiz ders çalıştı kimimiz onlara destek oldu. Hepimiz tatili hak ettik! Bu yazımızda edebiyat ilgilisine, hem öğrenciler hem de velilerimiz için derlediğimiz, tatil rotasında edebiyat izlerini ve okuma önerilerini aktaracağım. Bu yaz sıcağına serinlik veren bir okuma olması dileğiyle. 🍨
Tatili Anadolu Köylerinde Geçireceklere:
Anadolu köylerinde tatil yapmak çok hoşuma gitmiştir hep. İnsanı, varlığı, yaşamı düşünecek çok güzel anlara ve bolca zamana sahip olur, düşüncelere dalmış buluruz kendini. Şehrin yorucu hızına karşı, dağlara dalıp gitmişken bir türkünün usulca yanından geçip gitmesi üstün gelir, insanı sarsıp kendine getirir.
İç Anadolu’da konakladığım köylerde insanların arasına karışmak ve dışarıdan gelen bir yabancı olmanın getirdiği yadırgatan hissiyatını yenmenin en iyi yolu çevreyi, insanı, doğayı tanımak olduğuna inanıyorum. Elbette bu edimini kazanmanın ilk şartı insanları gözlemlemek, onlarla bir oturup bir kalkmaktır. Buna rağmen köye karşı bir yabancı olduğumuzu, tam olarak onlardan olamayacağımı bilmemiz gerek. İşte bu noktada, içinde bulunduğumuz durumu ve toplumu daha iyi anlamak için edebi eserler karşımıza çıkıyor. Peki hangi romanları Anadolu tatilinde okumalıyız?
Cemo, Kemal Bilbaşar
1967 yılında TDK Roman Ödülü kazanmış bir eser Cemo. Kemal Bilbaşar, Doğu Anadolu’daki ağalık sistemini, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş sancılarını, töredeki kadın erkek rollerini, siyasi-sosyal gelişmeleri ve isyanları destansı ve şiirsel bir üslupla anlatıyor. Yer yer yöresel ağız özelliklerine yer verilen anlatım, genel itibariyle sade ve anlaşılır bir şekilde okuyucunun karşısına çıkıyor.
Teneke, Yaşar Kemal
Çukurova’ya geçen roman, köy ağalarının pamuk tarlalarını çeltik (pirinç) tarlalarına dönüştürmeleri ve akabinde çıkan sıtma hastalığı sonucunda köylülerin ve idealist kaymakamın ağalara karşı mücadelesini köyün sağlık sorunlarını anlatmaktadır. Yaşar Kemal, tasvirlerle dolu şiirsel üslubu ile okuyucuyu adeta romanın içindeymişçesine köy hayatına ve mücadeleye dahil ediyor.
Tatili Sahil Köylerinde Geçireceklere:
Sahil köylerinden önce, tatili İstanbul Adaları’nda geçirecekler için önerim Sait Faik’in öyküleri ve Hüseyin Rahmi’nin eserleri olacaktır. Ada edebiyatı çok ayrı ve üzerine zaman ayırmamız gereken bir konu. O yüzden, tatil rotamızda onu pas geçiyorum.
Sahil köylerine gelecek olursak, denizin ışık şöleni ve rüzgarın ıslığı tatil boyunca yanımızda bulunan iki dost gibi. Güneşi, denizi ve ufka dalıp gitmişken bizi selamlayan o anlatılması güç varlık. Herhalde ufukta bir yerde kendi varlığımız. Edebiyatımıza baktığımızda benzer konuları görüyoruz sahil köylerinde geçen eserlerde. Akdeniz ve Ege, kucaklıyor bizi. Biz de onu kucaklayalım:
Aganta Burina Burinata, Halikarnas Balıkçısı
Romanın merkezinde, denizin korkunç ama çekici yapısı olarak bulunmaktadır: Deniz, romanın baş karakteri için bir tutkudur, ancak karada yaşamak zaruri bir ihtiyaçtır. Sonsuz maviliklere kucak açan deniz özgürlüktür, ancak bütün “kararları” doğa verir, bu açıdan insan yalnızca denizin doğasına bağımlı bir nesne olarak karşımıza çıkmaktadır.
Halikarnas Balıkçısı bu yapı üzerinden özgürlük; bağımsızlık, başkaldırı ve denizlerde çalışan insanların yaşam koşulları gibi temaları sade bir üslupla ele almıştır. Var oluşa karşı sorulan soruların deniz ile bağlantısını da okuyucuya aktarmış oluyor.
Enes Egemen Bilim
22.07.2022