Dostoyevski Eserlerinde Rasyonel Egoizm
Fyodor Dostoyevski, 19. yüzyılın büyük Rus yazarlarından biri olarak edebiyat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Eserlerinde insan doğasının karmaşıklığını, ahlaki çatışmalarını ve psikolojik derinliklerini işlemesiyle tanınır.
Rasyonel egoizm, bireyin kendi çıkarlarını en üst düzeyde tutma felsefesidir. Özellikle 1860lı yılların Rusya’sında Çernişevski’nin de bir toplum modeli olarak öne sürdüğü felsefe; faydacılığı bilimle temellendirmekteydi. Çernişevski’ye göre insanın sonsuz mutluluğa ulaşması kendi faydasına uygun hareket etmesi ile mümkün olabilirdi. 19. Yüzyılda komünist ve materyalist düşünün de yükselişiyle bu “bilimsel” felsefe, Rusya’nın devrimci demokratları arasında epeyce ilgi görürken ilerde tüm zamanlara damgasını vuracak bir edebiyat dehası, insanın bu denli basitleştirilemeyeceğini düşünüyor; düşünmekle kalmıyor, fikirlerini eserlerine titizlikle işliyordu.
Yeraltından Notlar – 19. Yüzyıl, Akıl, Vicdan, İnsan
Yeraltından Notlar’da Dostoyevski, Aklın; kişiyi kendi faydasını düşünmeye ittiğini, bunun sonucunda ise kişinin faydası aleyhine bir şeyi düşünemeyecek, düşünse bile buna karşı bir eylemde bulunamayacak kadar mantıksal; bir o kadar, kişiyi insandan ayıran bir varlığa evirdiğini ortaya koyar. Zira determinizmden uzak bir evrenin unsurlarından olan insan da, basit denklemlerle açıklanamayacak düzeyde karmaşık ve belli parametrelere bağlılıktan epeyce uzaktır.
Bu noktada Dostoyevski, insanı insanlıktan uzaklaştıran aklı ve neticesindeki faydacılığı hastalık olarak nitelendirir. Öyle ki 19. Yüzyılın akım propagandaları içinden sıyrılıp bizlere düşüncelerini anlatmak için yazdığı Yeraltından Notlar kitabına “Ben hasta bir adamım.” dizeleri ile başlar. Kitaptaki karakter, kendini ne kadar “hasta” olarak tanımlasa da şahsi çıkarına olan eylemleri yapmakta diretmekte ve sonucunda aldığı zarardan keyif almaktadır. Bunun yanında yazarın sonradan yazacağı ve insanın içsel çatışmalarını derinden inceleyen Suç ve Ceza kitabında Raskolnikov, işlediği cinayete itafen şunları söyler: “Hastalık mı suçu doğuruyor yoksa suç mu hastalığı?”
Dostoyevski
Eylemlerinin sonuçlarını ayırt edebilecek akla sahip olan kimselerin, faydacı toplum modeline uyduğu vakit; şahsi çıkara uymayan eylemi yapması “bilimsel” olarak kabul görmediğinden bu kimselerin tek seçeneği vardır: Çıkarına olanı uygulamak. Peki, tek bir seçenekli özgürlük kimin özgürlük tanımına uyar? İnsan kendi kötülüğünü isteyemiyorsa, özgür irade ne işine yarar?
Yeraltından Notlar’da daha çok insanın özgür iradesini ön plana koyan yazar; Suç ve Ceza eserinde insanın birçok yönünü incelemekle beraber, hastalık vurgusunu pek çok dizede yineler. “Toplumsal fayda” adı altında meşrulaştırılmaya çalışılan ancak aslında Raskolnikov’un kendi kişisel faydası için işlenen bir cinayetin nedeni ve sonuçları en az bizim kadar onu da meraklandırmış, daha önce rasyonel olarak ele aldığı benliğini vicdani olarak sorgulamasına sebep olmuştur.
Bu açıdan da Yeraltından Notlar, Dostoyevski’nin diğer karakterlerini anlama noktasında önemli bir yer teşkil eder. Zira başyapıtlarındaki karakterlerin ruhu da bu irrasyonel romantizmle bağıntılıdır. Dostoyevski eserinde, bundan önce politize toplumun parçası konumunda olan insanı, insan olarak inceleme cesaretini bulmuş, ilerleyen senelerde ve özellikle 20. Yüzyılda, insanı bireysel olarak inceleyen egzistansiyalizm felsefesine de önayak olmuştur.