inekle Dizi Serisi-Aralık Ayı

Merhaba sevgili inekle Blog Okurları, ben Sena. Bu yazıda sizlerle üzerine düşünmekten keyif aldığım ve farklı sebeplerden dolayı sevip önerdiğim dizileri paylaşacağım. Önerilerimi hazırlarken Prison Break, Sherlock, Black Mirror, HIMYM gibi halihazırda çok fazla kişi tarafından beğenilen dizilerden ziyade belki gözünüzden kaçmış olabilecek iyi yapımlara yer vermeye çalıştım. Hazırsanız başlayalım! 😊

1. Six Feet Under (2001-2005)

“İnsanlar, başka hayatlara dokunmadan yaşanan hayatın ne anlamı var diye düşünebilir. Ama böyle bir yargıya varmak ukalalık olur. Her hayat bir katkıdır. Sadece bunu şu anda anlamıyor olabiliriz. Ölümünde de olsa Emily Previn’le karşılaştığım için mutluyum. Herkes hayatımıza bir sebeple girer ve bize öğretmeleri gereken şeyi öğrenmek bizim sorumluluğumuzdur.”

Kara mizah, psikolojik drama, komedi-drama türlerinde anılan Six Feet Under, bir cenaze evi işleten (ve de orada yaşayan) Fisher ailesinin yaşamlarını aktaran bir yapımdır. Dizinin her bölümü, birinin trajik ölüm sahnesiyle başlar. Bu ölen kişi ya da kişiler bir şekilde bu cenaze eviyle bağlantılı halde o bölümde işlenir. Her bölümde farklı bir kişinin ölümüne, ardında bıraktıklarına, anılarına ve duygulara yer verirken bu ayrık olayların paralelinde 5 sezon boyunca başrollerin de gelişimine tanık oluruz. Çok fazla hayatın içinden olan bu yapım, kara mizah sevenlere ya da varoluşsal düşüncelere itilmeye hazır olanlara önerimdir.

2. The Good Place (2016-2020)

“Artık öldüğümüze göre biraz yaşayalım!..”

Her bölümü yaklaşık 20 dk olan komedi & fantezi türündeki dizide, başrolün ölmesi ve kendisini “öteki taraf” ya da dizideki adıyla “iyi yer”de bulmasıyla macera başlar. Eleanor gerçekten “İyi yer”e mi aittir yoksa aslında “Kötü yer”de mi olmalıdır? Onun bu “İyi yer”deki komşuları olan Chidi, Tahani, Jason ve buradaki görevliler Michael ile Janet’ın göz önünde olduğu bölümler eşliğinde; ölümü, sonrasını, ahlak felsefesini, iyi bir insan olmayı vb. komedi eşliğinde sorgulatan bir yapım: The Good Place!

3. Modern Love (2019-2021)

“Seni düşünmek, senin var olduğunu bilmek bile hayatımdaki pek çok şeyi atlatmamı sağladı.”

Modern Love, New York Times’ın aynı adlı haftalık sütunundaki kişisel makalelerden esinlenilerek kurgulanmıştır. Amerikan romantik komedi antolojisi olarak geçen yapımın her bölümünde farklı bir sevgi öyküsüne tanıklık ediyorsunuz. Yaklaşık 30 dakika olan ve birbirinden ayrı olan bölümlerin (bölümler arasında herhangi bir bağ olmadığı için rastgele birini açıp seyretmeyi deneyebilirsiniz) her biri birer kısa film tadında.

4. Unorthodox (2020)

“Köle olmayı tercih edenler özgürlükten korkanlardır…”

Gerçek bir hayat öyküsüne dayanan bu Alman-Amerikan yapımı mini dram dizisi; Brooklyn’deki ultra-Ortodoks topluluğu arasında mutsuz bir şekilde yaşayan 19 yaşındaki Yahudi bir kadının, bu döngüden kurtulmak için Berlin’de yaşayan annesinin yanına kaçarak topluluğunun dışındaki hayatı ve kendini keşfettiği ilham verici bir yapım olarak karşımıza çıkar.

5. Bir Başkadır (2020)

“Hayatımızın belli dönemlerinde duygusal bakımdan tıkandığımızı hissedebiliriz Meryem. Hislerimizi nasıl ifade edeceğimizi bilemeyebiliriz. Hepimiz, tüm insanlar hayatımızın belli dönemlerinde duygularımızı bastırırız. Sanki bütün hislerimiz bir kafese tıkılmış gibi olurlar ve kaçmamak için direnirler.”

Geçtğimiz yıllarda özellikle kullandığı renkler, yansıttığı kareler, tartışmalı hayatın içinden konular ve Ferdi Özbeğen şarkılarını yeniden gündeme getirmesi gibi özellikleriyle adından sıklıkla söz ettiren dram ve gerilim türündeki bir Türk yapımı: Bir Başkadır.

Hayatları, hayalleri, düşünceleri, evleri, korkuları…farklı olan insanların; birbirlerine ne kadar zıt görünseler de kesişen hayatlarında bir şeyleri arıyor ve düşündürüyor Berkun Oya. Kameranın bazen insandan uzaklaşıp; mekânı, duvarları, sokağı vb. şeyleri kadrajına almasında çözümlenmeyi, düşünmeyi ve hissedilmeyi bekleyen şeyler olduğuysa kesin. Toplum-birey üzerine düşüneyim, bunu yaparken biraz sanatsal tat da alayım diyorsanız aradığınız dizi bu olabilir.

Bonus: Şahsiyet (2018)

“Sen zannediyor musun ki bir tek alzheimer olan sensin? Herkes hasta, hepsi hasta. Yarın bugün bir milli maç olur, herkes her şeyi unutur. Bu millet neleri unuttu, seni mi unutmayacak, sen kimsin ki, alt tarafı bir katil, alt tarafı bir cinayet haberi.”

Senaristliğini Türkiye’de yer altı edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Hakan Günday’ın yaptığı Şahsiyet, aynı zamanda Haluk Bilginer’in 2019 Emmy En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü de aldığı yapım olmuştur.

Emekli adli katip memuru olan Agah’ın kendisine Alzheimer teşhisi konulmasıyla başlayan dizide; Agah’ın nasıl olsa artık her şeyi unutacağım düşüncesiyle beraber yıllardır denediği ama bir türlü başaramadığı şeyleri artık en ince ayrıntısıyla planlayıp işlediği ve kendisinin bir seri katile dönüşünü seyrederiz. Bu birbirinden ayrık işlenen cinayetlerin ortak noktasını bulmakla bizzat Agah bey tarafından hedef gösterilerek görevlendirilen kişi ise cinayet bürodaki tek kadın Nevra’dır.

Sena Sarıtaş

07.12.2023

Leave a Comment