Karşımıza Çıkabilecek En İlginç 10 Tarih Bilgisi

Tarih çok karmaşık sosyal bilim dallarından biri. Gözleme ve deneye dayanmadığından dolayı olayları net olarak anlatmak neredeyse imkânsız. Yine aynı sebeple olayların perde arkası yıllar sonra ortaya çıkabiliyor ya da doğru bildiğimiz unsurlar aslında çok farklı olabiliyor.

Çünkü neredeyse her gün geçmiş tarihi dönemlere ait yeni bir kazı, belge ya da önemli kişilere ve yakınlarına ait günlük anı gibi şeyler ortaya çıkıyor. Bundan dolayı tarih bilimini kendi sık sık güncellediğinden kaynakları yakından takip etmeli ve son gelişmelerden haberdar olmalıyız.

Siz de tarihi ve tarih hakkında konuşmayı seviyorsanız bu makalemizde duyunca çok şaşıracağınız on ilginç tarih bilgisini sıraladık. Bu ilginç bilgileri ortamlarda kullanabilir ve güncel bilgilerinizi diğer kişilerle de paylaşabilirsiniz. Hazırsanız başlayalım.

1- Büyük İskender Öldüğü Düşünülerek Canlı Bir Şekilde Mezara Gömüldü

Listemizin en ilginç bilgilerinden biri Büyük İskender’in öldüğü düşünülerek canlı canlı mezara gömülmesi. Öncelikle Büyük İskender’in kim olduğunu hatırlayalım. Büyük İskender orijinal adıyla III. Aleksandros antik Yunan’da doğmuş bir kral. Babasının ardından tahta geçen Büyük İskender o dönemde görülmemiş başarılara imza attı.

Doğu ve Batı’yı fethederek dünyanın büyük bir kısmına hakim olan Büyük İskender uygarlığına Helen uygarlığı adını verdi. Helen aynı zamanda Doğu ve Batı felsefe ve kültürlerinin kaynaştırılarak ortak bir felsefe ve kültürde buluşmasını açıklayan Helenizm felsefesinin de kökü olma özelliğinde. Tarihin en başarılı komutanlarından biri olarak kabul edilen Büyük İskender günümüze göre genç sayılacak bir yaşta, 32 yaşında hayatını kaybetti. İlginç ölüm serüveni ise tam burada başladı.

Kaynaklara göre Büyük İskender öldükten altı gün sonra cenazesi İskenderiye’ye götürüldü. Fakat Büyük İskender’in cenazesi bu altı gün içerisinde bir cesedin vermesi gereken hiçbir tepkiyi vermedi, çürümedi ve vücut sıcaklığı düşmedi.

Daha sonra bu durumu araştıran dönemin bilim insanları Büyük İskender’in aslında canlı olduğunu fakat bir çeşit hastalık yüzünden vücudunun tamamen felç olduğunu, hastalığının ise ortamda olanları bilmesine olanak tanıdığını belirtti. Yani Büyük İskender gömülene kadar ortamda olan her şeyin farkındaydı fakat tepki veremiyordu.

2- Milyonlarca Yıl Önce Sahra Çölü Yeşil ve Sulaktı

Evet, kulağa ne kadar da tuhaf geliyor değil mi? Günümüzde aşılması neredeyse imkânsız olan, uzun yıllar yağmur kar gibi doğa olaylarının yaşanmadığı Sahra çölü bundan milyonlarca yıl önce yemyeşil ağaçları ve gölleriyle dünyanın en güzel sulak alanlarının başında geliyordu.

Ayrıca ikliminden dolayı yaşam koşullarının oldukça zor olduğu Sahra çölünde şimdiye kadar balıklar da dahil olmak üzere birçok farklı türün fosilleri bulundu. Üzerinde hala araştırmaların devam ettiği Sahra çölünün geçmişte okyanusla da bağlantısı olan bir deniz olduğu fakat sonraki oluşumlarda çöle döndüğü de ulaşılabilecek bilgiler arasında.

Sonuç olarak iklim değişikliği, dünya üzerindeki coğrafi konumu ve dönenceler arasında yer almasıyla dünyanın en büyük çöllerinden biri olan Sahra çölü bundan milyonlarca yı önce amazon ormanlarına rakip olacak sayılı yerler arasındaydı.

3- Antik Dönemdeki Farklı Teknikler

Burada yer vereceğimiz bilgiler antik dönemdeki tanıların ve oluşumların ne kadar farklı olduğuyla ilgili. Bunlardan ilki antik dönemde kişilerin gömülmesiyle ilgili. Milattan önceki dönemlerde ölüm kararları kişilerin anlık olarak nabızlarının durmasıyla veriliyordu. Bitkisel hayat, anlık nabız durmaları ve ağır olmayan şok durumlarında bile kişiler öldü sanılarak gömülüyordu.

Daha sonra uyanan kişilerin uyandıklarını belli etme yöntemleri ise çok şaşırtıcı. Mezarda uyanan kişiler ipleri mezarın içinde bulunan çanları çalarak uyandıklarını belli ediyorlardı. Uyanan kişileri tespit etmek amacıyla da mezarlık bekçileri sürekli mezarlıkta dolaşıyor ve çanların çalıp çalmadığını kontrol ediyorlardı.

Antik dönemden diğer bir şaşırtıcı uygulama ise Antik Yunan ile alakalı. Milattan önceki dönemlerdeki olimpiyatları hepimiz duymuşuzdur. Antik Yunanlar ile başlayan olimpiyat dönemleri hala tüm hızıyla devam ediyor. Fakat günümüzdeki ile o dönemdeki uygulama şekilleriyle birbirlerinden oldukça farklı.

Antik dönemde yarışmacıların yarışma süresince kıyafet giymelerine izin verilmiyordu. Vücutlarını korumak için daha fazla emek sarf eden sporcularla beraber yarışmanın temposu oyunlar bitene kadar düşmeden ilerliyordu.

4- Kolezyum Aslında Mermerle Kaplı Bir Yapıydı

Roma’nın en ünlü yapılarından biri olan Kolezyum’u duymayanınız yoktur. Yıkılmışa benzer görünümüyle şehrin güzide simgesi Kolezyum ilk yapıldığında bütün dış ve iç cephesi mermerlerle kaplıydı.

Fakat şu an baktığınızda neredeyse dökülmeye yüz tutmuş taşlarıyla Kolezyum’un bir aralar mermerlerle kaplı olduğuna inanmak neredeyse imkânsız. Mermerlerin yok olma hikâyesi de en az Kolezyum kadar şaşırtıcı. Millattan sonra dört yüz on yılında Roma, komşusu Gotlar tarafından savunmaya geçemediği büyük bir saldırıya uğradı.

Roma askerlerinin giderek çekilmesiyle Kolezyum’a kadar gelen Got askerleri Kolezyum’un iç ve dış cephesindeki mermerleri sökerek ülkenin dışına çıkarıp satmış. O dönemlerden beri üzerinde mermerlerin sökülmesine bağlı olarak büyük oyuklar oluşan Kolezyum hala popülerliğini koruyor.

Dış cephesinde kaplama olan fakat yıllara dayanamayarak çıplak kalan diğer bir yapı ise Piramitler. Mısır’ın sembollerinden olan Piramitler’in de yapılan araştırmalara göre ilk yapıldıklarında üstünde kaplama vardı, fakat zamanla kaplamalar düştü ve Piramitler günümüzdeki halini aldı.

5- Sen de mi Brütüs? Serzenişlenmesinin Arkasında Gerçekten De İhanete Dayalı Bir Olay Var

Sen de mi Brütüs, cümlesini genelde beklenmedik kişilerden beklenmedik davranışlar gördüğümüzde kullanırız. Bizi ne kadar şaşırdıklarını ve üzdüklerini göstermek için kullandığımız bu cümlenin gerçek hikâyesi ise cümlenin kendisi kadar acıklı.

Marcus Junius Brutus (85-42 BC) Roman politician and conspirator. He headed the conspiracy against Caesar and was one of his assassins. He committed suicide after the defeat of his army by the combined forces of Antony and Octavian. Undated photograph of portrait bust. — Image by © Bettmann/CORBIS

Tarih sayfalarında yer alan bilgilere göre milattan önceki dönemlerde Brütüs liderliğindeki kızgın ve öfkeli bir grup Sezar’ı protesto etmek üzere her yerde onu aramış. Bulduklarında ise taş ve sopalarla Sezar’a saldırmaya başlamışlar. Sezar ilk başta ne kadar direnmeye çalışsa da aralarında en yakın dostlarından biri olan Brütüs’ü görünce direnmekten vazgeçmiş ve tam olarak 23 kez bıçaklanacak öldürülmüş.

6- İngiliz Parlamentosu’nun Zenginleri Ortadan Kaldırmak İçin Tuhaf Yöntemi

Bildiğiniz gibi ülke ekonomilerinde genelde devlet kadar zengin kişilerin de sözü geçer. Çünkü hazine dışında ülkeye giren ve çıkan paranın yani ekonomik hareketliliğin büyük bir kısmı da onların elindedir. Ülkenin zengin resminin pervasız bir şekilde dış ülkelere karşı ödeyemeyecek kadar borçlanması ülkenin kendisini de sıkıntıya sokar ve uzun vadede fakirleşmeye ve diğer büyük zorluklara sebep olur. Günümüzdeki bu durum bundan yüzyıllar öncesinde de böyleymiş.

İngiliz zenginleri yüksek refah seviyesiyle ülkenin neredeyse tüm kaynaklarını tüketme noktasına gelince 1720 İngiliz Mali Krizi’nde parlamento zenginleri zehirli yılan dolu çuvallara koyarak Thames Nehri’ne atmayı ciddi bir şekilde tartışmış. Tartışmalar sonucunda bu karar ne kadar oy birliğiyle reddedilse de zamanında böyle bir tartışmanın yaşandığı her hatırlandığında insanların anlık olarak ürpermesine neden olur.

7- Edison Aslında Birçok Haksız Patente Sahip

Eğer bilim dünyasıyla ilgileniyorsanız Edison hakkındaki spekülasyonlara mutlaka bir kez denk gelmişsinizdir. Edison bilim dünyasının hakkında en çok şikâyet bulunan isimlerinin başında geliyor. Yaşadığı dönemde tartışma yaşadığı neredeyse tek bir kişi bile yok.

Bunun sebebi ise Edison’un hazıra konma isteği. Bildiğiniz gibi buluş yapmak, yapılan bir sürü başarı ve başarısızlığı toplamak ve analiz ederek en doğru çıkarımları yapmaktır. Fakat Edison çoğu zaman başkalarının sadece başarısızlıklarını değil başarılarını da kullanarak birçok buluşu kendi yaptığını iddia etmiş.

Başta Nikola Tesla gibi büyük bir isim olmak üzere birçok kişinin buluşlarının yapım yollarını uygun olmayan yollardan ele geçirerek kendininmiş gibi patent alan Edison aslında resmi kaynaklara göre ampulü bile icat etmedi. Evet, biz de şaşırdık. Yapılan araştırmalar ve kayıtlar gösteriyor ki ampul Edison’dan tam beş yıl önce bilim adamı olan iki kardeş tarafından yapılmıştı. Fakat Edison onların patent almasına izin vermeden ampulün patentini aldı.

8- Eski Dönemlerde En Antiseptik Temizleyici İdrardı

Evet, duyunca biz de sizin kadar şaşırdık. İdrar bundan yüzyıllar önce bilimin gelişmediği zamanda antiseptik ve antibakteriyel amaçlarla kullanılıyordu. Ağız yaralarında ağız gargarası olarak kullanılan, sinek böcek ısırması gibi durumlarda ısırılan yere sürülen idrarın kullanımı sadece bunlarla da sınırlı değil.

Evi böcek bastığında, herhangi bir zararlı kimyasal zemine döküldüğünde ya da ev hanımları evi temizlemek istediğinde bizim şu an çamaşır suyu kullanmamız gibi idrar kullanıyorlardı. Şimdi kulağa ne kadar tiksindirici gelse de dönemin en popüler temizlik malzemesi idrardı.

Bunun bilimsel sebebini merak ediyorsanız hemen açıklayalım. Çamaşır suyunun içerisinde amonyak bulunur. Çamaşır suyunun keskin kokusunun sebebi de bu amonyaktır ve derinlemesine temizlik sağlar. İdrarımızda da idrarın vücuda daha az zarar vermesi için üreye çevrilmiş amonyak bulunur. Bundan dolayı teoride çamaşır suyu ve idrar aynı etkiyi gösterir.

9- Bundan Yüzyıllar Önce İnsanlar Kedilere Savaş İlan Etmişti

Kulağa oldukça komik gelmekle beraber oldukça gerçek bir tarihi bilgiyle devam edelim. Bundan yüzyıllar öncesinde Papa IX. Gregory kedileri şeytanın bu dünyadaki ajanları ve aracıları olmakla suçlayarak kedilere karşı bir nefret söylemi başlatmış ve dönemin tüm kedilerinin öldürülmesi için bir bildiri yayınlamış.

Ona inanan bilinçsiz kesim yani neredeyse bütün Batı Avrupa büyük bir kedi avı başlatmış. İnsanlar önlerine çıkan her kediyi acımasızca şeytanın elçileri olduğunu düşünerek öldürmüş Fakat doğanın dengesini bozmanın her zaman büyük bir sonucu olur.

Kedilerin yerinin ekosistemde azalmasıyla beraber kedilerin bir numaralı avı olan farelerin sayısı hızla artmış. Bu veba salgınına sebep olan bakteriyi taşıya fareler öyle bir hale gelmiş ki insanlardan korkmadan onları ısırmaya başlamış. Fareleri imha edecek kediler de öldüğünden veba Batı Avrupa’da binlerce kişinin ölümüne sebep olmuş.

10- Dünya Savaşları Sırasındaki Bombalar Hala Patlayarak İnsan Hayatını Tehdit Ediyor

Geldik bu keyifli tarihi bilgiler listemizin son maddesine. Dünya savaşları insanlık tarihinin en zorlu anılarından bazıları. Çoklu devletlerin var olma savaşı verdikleri dünya savaşlarının en büyük zararı tabi ki de masum halka oldu. Milyonlarca kişi savaş ve savaş sonrası koşullar sebebiyle hayatını kaybetti. Fakat daha şaşırtıcı olan şey şu ki savaşın kötü tarafı hala yavaş da olsa etkisini sürdürüyor.

O zamanlarda atılan fakat bir sebepten dolayı patlamamış ve patlamaya hazır bombalar günümüzde ara sıra patlayabiliyor. Resmi kaynaklara göre bin kişi bu patlamalar sebebiyle hayatını kaybetti. Özellikle toprağın altını kazmakla uğraşan kişilerin bu sayıdaki oranı büyük çünkü toprağı kazarken bombaya dokunup onların patlamasına sebep oluyorlar.

Günümüzde hala dünyanın belli başlı yerlerinde kazı yapılmadan önce altında patlamaya hazır bir bomba olup olmadığı kontrol edilir ve kazı öyle başlatılır.

Leave a Comment