Psikomitolojik Terimler Serisi Bölüm 4: “Eros”

Merhaba sevgili inekle Blog Okuru! Şairin dediği gibi “Kasım’da aşk başka” ya hani, o yüzden, doğal olarak, bu ayki psikomitolojik terimimiz “Eros”tan başkası olamazdı!

Yalnızca Yunan mitolojisinin önemli karakterlerinden biri olarak karşımıza çıkmakla kalmayan Eros’un; Roma mitolojisinde Amor, Latin şiirlerinde ise Cupido olarak geçtiği bilinmekle beraber, aynı zamanda yıllardır pek çok sanat eserine de konu olduğu rahatlıkla söylenebilir.

“Bir yunus üzerinde Eros”- Napoli, Ulusal Arkeoloji Müzesi

Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’in oğlu olarak tanınan Eros, tıpkı annesi gibi aşkla ve yaratma gücü ile doludur. Bazı kaynaklardaysa Eros’un evrene; Khaos, Gaia ve Tartarus’dan sonra dördüncü olarak geldiği söylenilmektedir. Bazen de Dionysus gibi Eleutherios yani kurtarıcı olarak görülen Eros, dönem dönem genç bir delikanlı ya da kalpleri oku ile yaralayan kanatlı bir çocuk olarak tasvir edilmiştir. Oklarıyla insanların birbirlerine yükselmesini, çoğalmasını ve sonuçta sevgi dolu bir yaratılışa yönelmelerini simgeler. Öyle ki Platon da Eros’u tanrıların en yücesi olarak niteler ve onu, insanlardaki üreme dürtüsüyle birlikte içlerindeki felsefi güdüyü bir sonraki nesline aktarma, güzele ve iyiye ulaşma çabası olarak tanımlar. Bir başka deyişle Eros, insanlara en büyük nimet olan “sevgi”yi bahşeden tanrıdır, çünkü hiçbir şey insanı sevgi kadar güzel yaşatamaz.

-Capitoline Müzesi

Bir söylentiye göre attığı okla insanları birbirine aşık eden Eros’un attığı ok bir tek kendisine hiçbir zaman yararı olmaz. Sevgilisi olarak da aynı zamanda “psikoloji” ismine de ilham olan “ruh”, Psyche bilinmektedir.

“Psyche & Eros”- Louvre Müzesi

Psikolojide ise Eros’la karşılaşmamız Freud aracılığıyla olur. Sigmund Freud insanların ayakta kalmasını ve çoğalmasını sağlayan o yaşam dürtüsüne “Eros” adını vermiştir. “Ölüm” ve “yaşam” olmak üzere iki temel içgüdüden yaşamaya yönelik davranışlara yönlendiren içgüdü “Eros” olarak tanımlanırken, tam zıtlığından barınan yıkıcı ölüm içgüdüsüne ise “Thanatos” denilir (Abel-Hirsch, 2004). Freud’un aynı zamanda libido olarak tanımladığı enerji, yaşama içgüdüsü olarak karşımıza çıkar çünkü cinsellik yaşama içgüdüsünün en önemli yansımalarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Psikolojide köken olarak Eros’a dayanan diğer terimlerden bazılarıysa şu şekildedir; Erojen, erotik, Erotomania (veya diğer adıyla De Clerambault Sendromu). Bunlardan Erotomania, Clerambault tarafından geliştirilmiş olan bir sendrom olup, kişinin kendisinden yaşça büyük, statü olarak da daha yüksek olan bir kişiye âşık olduğuna dair sanrılarını açıklamaktadır. Erotomanikler, sevdiklerini düşündükleri ve aslında kendileri için erişilmez olan o kişinin kendisine karşılık verdiği yanılsamasını da yaşamaktadırlar, çünkü yaşadıkları sendrom gereği bu kişiden gelen herhangi bir uyaranı olumsuz olsa bile aşklarının göstergesi olarak kabul etmektedirler. Halbuki gerçekte belki de o âşık olduklarını sandıkları kişi ile temasları tesadüfi, önemsiz düzeyde olabileceği gibi hiç olmamış bile olabilir.

Kaynakça:

Abel-Hirsch, Nicola (2004). Eros. Çev., Aylin Onacak. İstanbul: Epsilon Yayınevi

Erhat, Azra (2003). Mitoloji Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi Yayınları.

Estin, Colette ve Laporte, Héléne (2003). Yunan ve Roma Mitolojisi. Çev., Musa Eran. Ankara: Tübitak Popüler Bilim Kitapları

Sena Sarıtaş

28.11.2023


Leave a Comment