Roman Yazmak ve Yazar Olmak

Merhaba, sevgili inekle Blog Okurlar, ben sayısal öğretmenlerinden Sıla. Kimya Mühendisliği ikinci sınıf öğrencisiyim. 2021 Temmuz ayında ilk romanım çıktı. Şu anda ikinci romanımı bitirmek üzereyim. Size biraz kitap yazma sürecimden bahsetmek istiyorum. Belki içinizde böyle bir istek vardır ama nereden nasıl başlayacağınızı bilmiyorsunuzdur. Yazmak; bahşedilen özel yeteneklerden başında geliyor bence. Sözcüklerle okuyucunun zihninde resim çizme sanatıdır kitap yazmak…

Yazmayı öğrendiğim günden beri yazmaya hep eğilimim vardı. Kitap yazmak çok eskiden verilmiş bir karardı benim için. Çok içten ve gerçek bir istek. Potansiyelimi biliyordum ihtiyacım olan tek şey okuyarak kendimi geliştirmekti. Buna biraz hayat tecrübesi, insan analizi, yazı teknikleri bilgileri de gerekliydi. Kitap yazmaya başlamada gerekli olan dört ana başlıktan bahsetmek istiyorum:

1. Sonunu Düşünmeden Başlamak

Kitap yazarken başından sonuna her şeyi kurgulamak çok öngörülebilir değil. Bu uzun bir yolculuk. Günler, aylar belki yıllar sürecek bir şey. Kervan yolda düzülür mantığı söz konusu. Kendine sorman gereken iki soru var: Ben aslında ne anlatmak istiyorum? Ben hangi durum ve duygular üzerine sayfalarca yazı yazabilirim?  Bazı şeyler hiç beklemediğin bir şekilde süreç içerisinde gelişecek, değişecek. Bazen sen bile kendine hayret edeceksin. O yüzden kendine uzun uzun planlar yapmadan, ne anlatmak istediğine karar vererek yola başlamalısın.

2. Kendini Şartlandırmamak

Bu bir ödev veya sorumluluk değil. Bu hayatına entegre ettiğin bir yolculuk bu yüzden yazmanın periyodik bir düzeni olmak zorunda değil. Yazarken başımıza çok fazla şey gelebilir. Mesela çok güzel başlarsın bir anda olaylar kitlenir ve akmamaya başlar. Bu biraz çıkmaz sokağa benzer, çıkmaz sokakta geri adım atmak da ilerlemektir. Biraz geri gidip bazı şeyleri şöyle olsa nasıl olurla değiştirmen gerekir. Bazen oturur bir günde on sayfa yazarsın, bazen günlerce uğramazsın sayfalara. Kitap, yazarı için atan bir kalp olmaya başlar. Ne kadar günlerce yazmadığımız günler olsa da arka planda düşünmeye ve üretmeye devam ederiz. Bu yüzden kendini şartlandırmadan yoluna devam etmelisin.

3. Okuduğun Kitapları Yazar Gözüyle Okumak

Dostoyevski, Tolstoy, Stefan Zweig, Kafka, Oğuz Atay, Ahmet Ümit, Sebahattin Ali, İskender Pala, Hakan Günday… Bir olayı anlatış şekillerine, betimleyişlerine, devrik cümlelerinin kalbinde bıraktığı esintiye, neyi neye nasıl bağladığına dikkat ederek okumaya başlamalısın. Mesela Dostoyevski çok ayrıntılı psikolojik portre betimlemesi yapar. Tolstoy ‘’Savaş ve Barış’’ kitabında savaş sahnelerini büyük ustalıkla betimler. Tolstoy çamurlu bir eli tasvir ettiğinde elinizi yıkamak istersiniz. Onlar bizim ustalarımız ve onların kalemlerinden kendimize katacağımız çokça şey var.

4. Kusursuzluk Arama

‘’Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım.’’ dediği gibi Oğuz Atay’ın. Sonucundan korktuğumuz için başlayamıyoruz çoğu şeye. Öncelikle; herkese hitap edemezsin ve herkes tarafından beğenilemezsin. Bu yola bunu kabul ederek başlamalısın. Kitap çıkarmak da şarkı çıkarmak da oldukça cesur ve özgüvenli bulduğum eylemler. Herkese sonsuza kadar eleştirebilme hakkı veriyorsun. Yıllar sonra bilmediğin şehirde yaşayan biri seni okuyup veya dinleyip eleştirebiliyor. Herkes istediği gibi düşünebilir. Ne sen ne de kitabın mükemmel olmak zorunda değil dostum. Bunu kendine hep hatırlat. Kitabın olduğu taktirde ölümsüz olacaksın. Sen bu dünyaya bir eser bıraktın. Kaç yıl geçerse geçsin okuyan yüreklerde yaşamaya devam edeceksin. Ölümün her şeyi yok ettiği bir dünyada daha anlamlı kaç şey var ki?

Sonraki seride yayınevinden kitap çıkarma üzerine konuşacağız.

Kendinize çok iyi bakın güzel insanlar.

Sevgilerimle,

Sıla Subaşı

23.12.2023

Leave a Comment