Atatürk’ün Sorun Çözme Yöntemi ile Soru Çözme

Merhaba arkadaşlar, bugunkü yazımda ülkemizin kurucusu olan Atatürk’ün olaylara nasıl bir bakış açısı ile yaklaştığını ve oluşan sorunları nasıl çözdüğünü incelerken bir yandan da bizler nasıl kullanabiliriz bunu anlatacağım.

Atatürk’ün bir problemle karşılaştığında ilk yaptığı, detaylıca analiz yapıp problemi tanımak ve ne olduğunu tam olarak anlamak; yani problemi kodlamak. Bunu herhangi bir matematik sorusu üzerinden düşünürsek soruyu gördüğümüz anda hangi konuları barındırdığını, sorunun en sonda bizden ne istediğini anlamalıyız ve elimizdeki verileri hızlıca ve dikkatli bir şekilde analiz etmeliyiz. 

Problem karşımıza çıktı ve bunu güzelce analiz ettik. Peki şimdi ne yapmalı? Atatürk ne yapmıştı? Atatürk, analizlerinden sonra bahsi geçen sorunlar için daha önce ortaya atılmış çözüm önerilerini iyi öğrenmeye ve bunların başarısızlık veya uygunsuzluk nedenlerini doğru teşhis etmeye çalışırdı. Peki biz de mi bir soru için ona benzer soruları araştırıp nasıl çözülmüş, diye bakacağız? Tabii ki hayır. Aslında bizler her an ortaya atılan çözüm önerilerini görüyoruz ve zaten zihnimizde depoluyoruz. Bizim bunları iyi değerlendirmemiz ve iyice anlamamız gerekiyor. Bir matematik dersinde öğretmenin konuyu anlatırken verdiği bilgiler veya çözdüğü sorular bize yardımcı olacaktır. Öğretmenin bize verdiği ‘’ üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir’’ ve ‘’ dikdörtgeni bir köşegeninden ayırırsanız iki üçgen elde edersiniz’’ bilgileri bize ‘’ Dikdörtgenin iç açıları toplamı kaçtır?’’ sorusunda yardımcı olacaktır.

Soruyu gördük iyice analiz ettik ve hatta çözüm önerileri düşündük. Şimdi ise yapmamız gereken kendimize güvenimizi yitirmeden sorunun üstüne gitmek ve sorunun üstüne giderken asla soruyla inatlaşmamak. Atatürk’ün belki de tarihte bu kadar yer edinmesinin en büyük sebeplerinden birisi; düşündüğü çözümlerde ufak bir başarısızlık veya hata sezerse hemen o çözümü bırakıp daha iyisini deneyip, çoğu zaman sorunu doğru yoldan çözmesidir. Buradan bizim çıkarmamız gereken ders ise tam olarak budur. Soruyla inatlaşmadığımız zaman ya bize daha önce sunulan başka biz çözüm yöntemini yönelmeliyiz ya da bize önceden sunulan çözüm yöntemlerini birleştirerek yeni bir çözüm yöntemi oluşturmalıyız.

Bu yöntemleri uygularken şu asla unutulmamalıdır : Öğrencileri geliştiren adım üçüncü adımdır. Çünkü sadece üçüncü adımda öğrenciler yeni bir şey deneyebiliyor ama diğer adımlar olmadan da üçüncü adım olmuyor. İlk iki adımda sakin kalmalı ve üçüncü adımda son darbeyi vurmalıyız. 

Hacı Raşit Pirhan

30.09.2022

Leave a Comment