Canlıların Ortak Özellikleri

Her canlı; hücresel yapıya sahiptir, beslenir, solunum ve boşaltım yapar, hareket eder, uyarılara tepki verir, bir metabolizma ve homeostaziye sahiptir; uyum (adaptasyon) sağlama, organizasyon, üreme, büyüme ve gelişme yeteneğine sahiptir.

Hücresel Yapı

Yeryüzünde canlı olarak tanımlanan her şey, “hücre” ismini verdiğimiz temel biyolojik birimden oluşmaktadır. Bu birimin kendini yenilemesi ve farklılaşmasıyla; dokular, organlar, sistemler, organizmalar oluşmaktadır. Yeryüzündeki canlılar tek hücreli veya çok hücreli olabilirler. Ayrıca, hücrenin zarlı yapıda olup olmadığına bağlı olarak prokaryotik ve ökaryotik olarak isimlendirilen gruplara da ayrılabilirler.

Beslenme

Canlılar, hayatlarını devam ettirebilmek için enerjiye gereksinim duyarlar ve bu enerjiyi karşılayabilmek için ya kendileri besin üretmelidirler (ototrof canlılar), ya da çevrelerindeki kimyasallardan karşılamalıdırlar (kemotrof canlılar) yahut çevreden gıda almalıdırlar (heterotrof canlılar).

Solunum

Beslenme (gıda alma yada üretme), canlıların gereksinimi olan enerjinin üretiminin ilk adımıdır. Besinleri oluşturan kimyasal moleküllerin bağlarının bir halde parçalanması ve bu bağlarda bulunan enerjinin açığa çıkarılması icap eder. Çünkü sonuçta besinlerin, canlıların vücutlarını inşa etmekte kullanacakları bazı yapıtaşlarına erişim sağlamak şeklinde bir faydası olsa da, aslında o besinler içerisindeki enerjinin kullanılarak, vücut bütünlüklerinin dağılmasıyla aktif olarak mücadele etmeleri gerekir.

Canlılar

Ancak canlılar, çevrelerinden aldıkları enerjiyi kullanarak bu zorunluluğa geçici olarak karşı koyabilirler. Bundan dolayı solunum, doğrusu besinlerdeki enerjiyi açığa çıkarmak, canlılığın sürdürülebilmesi için çok önemlidir.

Boşaltım

Vücut içinde başlayan biyokimyasal süreçler esnasında oldukca sayıda atık madde de üretilir. Atık maddelerin bir kısmı zararsızdır; fakat bazıları eğer belli bir miktarın üzerinde birikirse, metabolizmaya zarar verebilir. Bundan dolayı bunların vücut dışına atılması icap eder ve bu olay, “boşaltım” olarak adlandırılır.

Canlılar, farklı şekillerde boşaltım yapar: Tek hücreliler, hücre içinde bulunan, baloncuğa benzer kesecikler yardımıyla; bitkiler yapraklarındaki boşluklar sayesinde terleme yöntemiyle; hayvanlar da derilerindeki gözenekler, özelleşmiş boşaltım sistemlerinde üretilen idrar gibi sıvılar veya teneffüs esnasında verilen atık gazlar ile bu yan ürünleri çevrelerine boşaltırlar.

Hareket

Dışarıdan bakan birinin canlılık ile ilişkilendireceği ilk özellik, etken ve tercihe bağlı olarak meydana getirilen harekettir. Bazı canlılar rüzgar ya da dalgalar gibi “cansız” sistemlerde de hareket bulunsa da, canlıların bazı ihtiyaçlara bağlı olarak, tercihen yapıyormuş gibi gözüken hareketler canlılığın en temel özelliklerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Elbette, söz konusu hareket her zaman isteğe bağlı, bilinçli yada kontrollü değildir; mesela birçok denizde yaşayan canlı, aktif olarak davranmak yerine kendisini su akıntılarına bırakarak yer değiştirir. Ayrıca her hareket, dışarıdan anlık olarak görülemeyebilir; mesela ayçiçekleri, gökyüzünde Güneş’in hareketine bağlı olarak vücutlarında asimetrik olarak biriken kimyasal maddelerin yarattığı tepti sebebiyle Güneş’e doğru dönerler. Kimi zaman bitkilerin ve benzer halde mantarların bu hareketine durum değiştirme denir ve bu sayede; hayvanlarda, prokaryotlarda, protistalarda daha yaygın olarak görülen (daha “etken” bir halde yapılan) yer değişiklik yapma davranışı ile farkı vurgulanır.

Uyaranlara Tepki

Cansız bir maddeye mesela bir taşa dışarıdan güç uygulanacak olursa, örneğin bir çekiçle ona vurulacak olsa, fizik yasaları dahilinde parçalanmak dışında hiçbir reaksiyon gösteremeyecektir. Ancak bir insanın parmağına çekiçle vurulursa, şahıs parmağını hızla çekecek, acıyla bağıracak, kendisini sakinleştirmeye çalışacak ve hatta bir ihtimal acının deposu olan çekiçten uzaklaşacaktır.

Canlılar

Sadece organizma düzeyinde değil, o organizmayı gerçekleştiren hücreler düzeyinde de böyledir: Canlı yapılar, çevrelerinden izole bir vücuda sahip olsalar da, çevrelerine duyarsız değillerdir; tam tersine, çevreleriyle bir tüm içinde var olurlar.

Metabolizma

Canlıların yapıları ve bu yapı içerisinde kullanılan oldukça sayıda unsur, durmadan parçalanmakta ve yeniden inşa edilmektedir. Bu biyokimyasal süreçlerin toplamına metabolizma denir. Yani canlılar, bir takım parçayla doğup, hayatlarının sonuna kadar o parçalarla yoluna devam etmemektedir. Beslenme kanalıyla aldıkları yapıtaşları ve enerjiyi kullanarak yeni parçalar inşa etmekte, bu sırada eskiyen yada bozulan parçaları yok etmektedirler.

Küçük yapıtaşlarını sentezleyerek daha büyük parçalar inşa etmeye anabolizma yani yapım tepkimeleri, daha büyük yapıları parçalayarak daha küçük kısımlara ayırma işine katabolizma yani yıkım tepkimeleri denir. Örneğin beslenme ondan sonra yaşanan hazım vakası yıkım bir reaksiyondur; ancak hücre içi enerjinin temel kaynağı olan ATP üretiminin, ADP isminde daha küçük bir moleküle fosfat eklenmesiyle yapılması yapım bir reaksiyondur.

Homeostazi

Canlı hücrelerine bakıldığında, dışarıda ne oluyorsa olsun hücre içinde genel denge ve düzen korunur. Çevre şartları değişiyor bulunmasına karşın hücre içinde korunan bu iç denge olgusuna homeostazi denir. Çevrenin değişimine bağlı olarak hücre içindeki durumlar da hızlı bir şekilde değişseydi eğer, birçok biyokimyasal tepkimenin gerçekleşmesi için müsait şartlar sağlanamazdı. Bundan dolayı hücrenin harcadığı enerjinin önemli bir kısmı, dış durumdan olabildiğince bağımsız kılınmaya çalışılan bu iç dengenin sağlanmasına harcanmaktadır.

Evrimsel Değişim (Adaptasyon, Uyum)

Yaşadıkları ortamda canlılar kendi iç dengelerini sağlamak için ne kadar direnseler de, dış çevre kontrolleri haricinde, durmaksızın değişmiş olur. Üstelik bu değişimler her vakit sıcaklığın biraz artması, pH’ın biraz değişmesi şeklinde ufak sayılabilecek değişiklikler değildir; 66 milyon sene ilkin gezegenimize çarpıp da dinozorlarla beraber o dönemde var olan bütün türlerin p’inden fazlasını yok eden göktaşını ve o dönemde yaşanmış olan çevresel değişimleri, Buzul Çağı’nda Dünya’nın iklim koşullarıyla, şimdiki hali arasındaki farkları düşünün. Bu kadar büyük ve devamlı yaşanmış olan değişimlere karşı, canlıların nesiller içerisinde değişme, farklılaşma ve uyum sağlama becerileri olmasaydı, kısaca Dünya’nın başından beri aynı şekilde kalsalardı, canlılığın günümüze kadar yetişmesi imkansız olurdu.

Underwater image of coral reef and Masked Butterfly Fish

İşte doğadaki en temel gerçeklerden önde gelen evrim, canlıların çevresel değişimlere sadece modifikasyonlar kanalıyla geçici olarak değil, adaptasyonlar kanalıyla kalıcı olarak yanıt verebilmesini, bu süreçte farklılaşarak yepyeni türlere bile dönüşebilmelerini sağlayan tabiat yasasıdır. Ayrıca türlerdeki kalıcı değişiklikleri anlamamızı sağlayan Evrim Teorisi, günümüzde canlılık içerisinde gördüğümüz ve Dünya’daki 4 milyar senelik canlılık tarihi süresince oluşan tüm çeşitliliği tek bir kökene dayandırarak açıklamamızı elde eden teoridir. Bütün canlılar, aslen aynı ataların değişik soylarının farklılaşmasıyla oluşmuş varlıklardır. Bu bakımdan tüm canlılar, birbirleriyle yakından veya uzaktan akrabadırlar.

Organizasyon

Bu noktaya kadar olan ayırt edici özelliklerin tüm bunlar, aslında özünde canlıyı dış dünyadan ayırdığını vurguladığımız organizasyonu korumaya yönelik unsurlardır. Açıkça görüldüğü gibi, dış dünyadan kendini ayırıp, o yapı içerisinde üretilen enerjiyle kendi varlığını sürdürebilme becerisi, canlılığı ayırt edici en önemli unsurlardan birisidir. Bu nedenle tek hücreli ve çok hücreli olabilen, ama en sonunda dış dünyadan en azından kısmen ayrılmayı elde eden bu nitelik, ilerleyen yazılarda da göreceğimiz benzer biçimde, canlılığı cansızlıktan ayırarak tanımlamakta kullanabileceğimiz en önemli bileşendir.

Üreme

Söz ettiğimiz şeklinde, termodinamik yasaları gereği tüm maddeler zaman içinde düzensizleşmek zorundadır. Canlıların kendi kopyalarını (veya benzerlerini) üretmesi işine üreme ismini vermekteyiz. Üreme, düpedüz klonlar yaratma benzer biçimde, eşeysiz bir şekilde olabileceği şeklinde; öteki canlılarla bir arada emek harcayarak, eşeyli bir halde de olabilir.

Büyüme ve Gelişme

Canlıları cansızlardan ayırt etmekte kullanılabileceği öne sürülen son bir hususiyet, büyüme ve gelişmedir. Bir canlı türüne ilişik bir kişi, ortaya çıktıktan sonrasında hep birebir aynı kalmaz. İçinde başlayan faaliyetlere ve dış etmenlere bağlı olarak zaman arasında değişmiş olur. İşte canlının ömrü içinde yaşamış olduğu bütün değişimlere açınma yada gelişme adını vermekteyiz. Gelişmenin en belirgin göstergelerinden birisi, hacimce ve kütlece irileşmedir. Buna gelişme ismini vermekteyiz.

Leave a Comment