inekle Sinematek-Eylül Ayı

Merhaba sevgili inekle Blog Okurları, ben inekle sözel öğretmenlerinden Ayşe Elif. Boş zamanlarımızda, sıkıldığımızda ya da keyifli vakit geçirmek istediğimizde hemen aklımıza film seyretmek gelebilir. Günümüzde teknolojinin gelişimiyle beraber dijital ortamda istediğimiz zaman istediğimiz şekilde bu aktiviteyi yapmak daha da kolaylaştı. Bu yazımda sizlerle izlerken keyif aldığım 5 filmi paylaşacağım, şimdiden iyi seyirler!

1. Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi

Alışılmışın dışında bir kurgu seyretmek istiyorsanız işte aradığınız film: Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi. Filmimiz yaşlı olarak doğan bir bebeğin zaman içinde büyüyüp normal insan gelişiminin tersine bir gelişim göstermesini konu alıyor. Biraz kafa karıştırıcı olduysa, karakterimizin hayatının ilk yıllarını bir huzurevinde geçirdiğini düşünerek işe başlayabilirsiniz. İnsan ömrünün doğal yaşam döngüsünü altüst eden ve aslında bazı dönemlerimizin birbirine ne kadar benzediğini gözler önüne seren çok çarpıcı bir film.

2. Yırtıcı Kuşlar

Harley Quinn karakterini çoğumuz “Suicide Squad” film serisinden tanırız. Hatta Jokerle olan aşkı bir efsanedir. İşte bu filmde de deli dolu çiftimiz ayrılmış ve Harley Quinn büyük bir umutsuzluğa düşmüş. Jokerden ayrılmayı atlatamamış ve depresyonla savaşırken aniden ayrılığı duyan düşmanlarla da savaşmak zorunda kalıyor. Peki bu savaşta kimler yanında olacak? İşte bu soru filmde birbirinden farklı kadın karakterlerle cevap buluyor ve işler ilginç bir hal alıyor. Başta film ilk çıktığı dönem beyaz perdede seyretme fırsatı bulmuş olsam da Harley Quinn’in uçuk kaçık pervasız tavırları bana filmi tamı tamına 3 kere daha seyrettirdi. Bir kere izledikten sonra bağımlısı olacağınıza emin olabilirsiniz.

3. Sihirbazın Fili

Benim için animasyonların yeri her zaman ayrıdır. Büyük küçük herkesin mutlaka animasyon izleyip o evrene adım atmasını tavsiye ederim. Bu filmimizde yaşlı bir askerle yaşayan bir oğlan çocuğunu konu alıyor. Küçük yaşta savaş nedeniyle ailesini kaybetmiş, küçük kız kardeşinin öldüğünü düşünerek yaşamış fakat içindeki umudu hiçbir zaman yitirmemiş bu genç delikanlı. Bir gün pazarda bir falcı çadırı görüyor ve içindeki umudun peşinden koşarak fal baktırmaya karar veriyor. İşte kahramanımız çadırdan içeri adımını attığında kardeşiyle ilgili doğru bildiği yanlışlar ve çözülmemiş düğümler bir bir çözülmeye başlıyor. Belki de daha çok karışıyor, izlemeden bilemezsiniz… Mutlaka şans verilmesi gereken, tam bir aile filmi.

4. Küçük Kadınlar (1994)

Louisa May Alcott’un ölümsüz eseri ve hepimizin hayatında bilinçli ya da bilinçsizce en az 1 kere okumuş olduğu Küçük Kadınlar romanının uyarlaması. Aslında yıllar içinde birçok kez beyaz perdede, hatta Türkiyede bir dizi olarak bile uyarlanmış olsa da ben bu 1994 versiyonundan vazgeçemiyorum. Babaları asker 4 genç kadının anneleriyle yaşamını konu alan bu filmde genç kızların her biri farklı bir alemde. Kızların en büyüğü Meg, münasip bir eş bulup evlenmek isterken Jo tam bir özgürlüğüne düşkün yazı makinesi. 3.kardeş Beth, kalbi iyilik dolu yardımsever bir kızken en küçükleri Amy hepsinden farklı, sanki büyümüş de küçülmüş. Bu 4 kızın hayal güçleri ve hayattan beklentileri farklı olunca film boyu içiniz sıcacık olurken, her olayda kendi yaşantınızdan bir şeyler bulacaksınız.

5. Marslı

Dünyadan sıkıldıysanız bir de Marsta olup bitenlere bakın derim. Dünyadan çıkıp Marsa kadar gitmiş yetenekli astronotumuz Mark, Marsta mahsur kalınca neler mi olur? Orada çılgın deneyler yapıp insan içgüdüleriyle tabi ki hayatta kalmaya çalışıyor. Aslında yaptığı her şey deneysellikten ziyade bir noktada dediğim gibi hayatta kalma içgüdüsü fakat izlemeynlerin mutlaka izlemesi gereken bir film. Çünkü bir insanın hiç bilmediği bir gezegende kimsesiz kalması ve elindeki imkanlarla yaşam mücadelesi vermesi Matt Damon’un muhteşem oyunculuğuyla birleşince film boyu ‘ben olsaydım ne yapardım?’ demekten kendinizi alamayacaksınız.

Ayşe Elif Baştürk

28.09.2023

Leave a Comment